Savaş

Hayatın damarlarına yayılması muhtemel insani gerçekler  ortada duruyorken, çirkinliğin simgesi haline gelen zalimlerin klasik söylemleri var.

Abone Ol

Hayatın damarlarına yayılması muhtemel insani gerçekler  ortada duruyorken, çirkinliğin simgesi haline gelen zalimlerin klasik söylemleri var.

En başta da menfaatlerimiz derler.

Ya yok ettikleri çocuklar, kadınlar ve umutlar?

 Oda ne ki ?

Varoluş sebebi belli olan sistemin amacı sömürmektir. Ve bunun içinde büyüklükleri sadece zülüm yapmakta görülen ve  gündemi belirleme hakkını kendinde bulan süper güçler; bugünde yarında hiç kimseye söz hakkı vermeyeceği gibi başka bir  ihtimali de düşünmüyor maalesef. Biz bu yapılanlara utancın gerçekleri diyoruz ama zalimlerde “menfaat ve çıkarlarımız” diyorlar. Başkada bir cümleyi akıllarına getirmiyorlar. Çünkü  onların kara kutusundan "Aydınlık yarınların" çıkacağı beklentisinin boş olduğu, zalim olmakla, insan olmak arasındaki tercihini nasıl kullandıklarını da görüyoruz. O kadar gözleri dönmüş ki niçin öldüğünü bile asla bilemeyen cephedeki çocukların ve kadınların gözlerindeki masumiyete bile sırtını dönecek duruma geldiler. Halbuki savaşlara inat. Yok etmeden var oluna bilineceğini gülümseyerek bize gösteren bu çocukların ve kadınların masumiyetlerini bile küçümseyen insancıkları gerçekten çok merak ediyorum.

Canı yandığında ağlamayacak kadar aciz değiller mi acaba?

Veya  gün gelir. Herkesin ayağı takılır. Sizin de takılabilir. Sizler başkalarına nasıl baktıysanız. Size de öyle bakılacak. Bundan haberleri yok mu ? Gerçekten merak ediyorum.

Düşünüyorum da keşke insanlık  yeniden kendini yargılasa.

Hesapsa hesap!

Cezaysa ceza!

Fakat hayalden öteye geçmiyor bu düşüncem maalesef.

Ama gerçekleşirse eğer, sadece güce değil ? duruşunda itibarına olacak alkışlarımız ve minnettarlığımız. Belki de bunca savaşlardan sonra insanlık olarak dersimizi aldık. Umarım zalimlerin masalı bitti. Ve şimdi insani gerçekler başlıyor hayaliyle birlikte bana da umudun altını çizmek düşer inşallah.

Gelin Hacı Bektaş-i Veli’nin dediği gibi;    

Sevgi varken nefret niye,

Barış varken savaş niye

Kardeşlik varken didişmek niye

Dostluk varken düşmanlık niye

Hoşgörü varken bağnazlık niye,

Özgürlük varken tutsaklık niye,

Adalet varken, haksızlık niye? Diyerek yeniden kendimizi güncelleyelim.

Kısacası gömülmeye hazır hale getirilen insanlığın, gün ışığına çıkmasından daha gururlu ne olabiliri tekrardan hayatımıza geçirelim diyor .Saygılar sunuyorum.