Başlık, yazımın siyasi seçimlerle ilgili bir konu olduğu algısı oluşturmadı umarım. Seçim felci yeni bir kavram; Kişinin birbirine tercih edilebilir iki veya daha fazla seçenek arasında kararsız kalmak suretiyle yaşadığı fikri tıkanma...

Başlık, yazımın siyasi seçimlerle ilgili bir konu olduğu algısı oluşturmadı umarım. Seçim felci yeni bir kavram;

Kişinin birbirine tercih edilebilir iki veya daha fazla seçenek arasında kararsız kalmak suretiyle yaşadığı fikri tıkanma demek.

Bu konu insanımızı pasifize eden, fütursuzlaştıran belki kaba bir tabirle şımarmaya yol açan bir imkân bolluğunun sonucunda verimsizleştirebilmektedir maalesef.

Basit bir örnekle, çocukken çoğumuzun hiç oyuncağının olmaması ve basit olanaklarla bayram ettiği zamanları anımsayalım. Metal tellerden babamızın yaptığı arabayı hatırlıyorum. Seçim felci yaşamaya fırsatımızın olmamasına şükrediyorum bazen.

Konuyu birde eş arayan gençlik bazında değerlendirebiliriz. İnsan seçme kriterini belirleyemeyince veya sabitleyemeyince bocalıyor. Bayanlar açısından durum genellikle şöyle oluyor.

Tercihen aday iş, olanak, sempatiklik veya fiziksel özelliklerine göre öncelenmeye çalışılır. Erdemlilik çoğu zaman ikinci plandadır. Sonuç... Bu kriterleri bilen erkek adayların yapmacık ve sahte halleriyle şoklanmış, hayal kırıklıkları ile dolu tecrübelerdir. Ve yaşı bir hayli kemale erdirene kadar beklenir, bir sonrakindeki umutsuzluk biriktirmeleri ile yıpranırlar. Erkekte de durum çok farklı olmaz. Dediğim gibi erdem ikinci planda olduğu için birinci öncelikte aranan fiziksel özellikler bir sonraki adaya kadar hoş görünür ancak iş abartılır ve güzelin güzeli arana arana yaş kemale erer ve yılgınlık başlar ve beklentiler değişir.

Seçim felci çoğu kez açık ve gizli depresyonları başlatır da psikologlara başvurulmak zorunda kalınır.

Örnekler ekonomik işletim sistemlerimiz içinde geçerlidir. Bazen iş tercihlerimizde veya alışverişlerimizde, araba alırken, koltuk alırken, giysi alırken… Fark etmez aşırı seçicilik veya çevresel etkilerin fazlaca etkisinde kalarak memnuniyetsizliklerde bocalarız.

Şikâyet normlarımızı patavatsızca arttırmaya bayılırız. Ekonomik imkânların azlığı konusunu ayrı tutarak ne istediğini bilmeyen bir KANAATSİZLİK halindeyiz.

Ailece lezzetli yiyecekleri yemek yerine, yararlı şeyler almak, gezmek ve eğlenmek yerine abartılı bir telefon, ev eşyası veya araç – eve krediyle bağlanır ve mutsuz kölelere dönüşürüz. Ayfonizm, passatizm döngelinde kasılır dururuz. Bu kasılmalar seçim felci yaşanmışlıklarımızın sonuçlarıdır işte.

En kötüsü nedir bilir misiniz? Fikirsel seçim felcidir, bu hayata ve ahir (sonraki) hayata dair karasız veya bulanık normlarda tıkanmak.

Şu an insanların içini okuyan (imanometre) bir cihaz daha icat edilmediği için kimin aslında neye nasıl inandığını anlayamıyoruz. Çünkü müthiş çelişkilerle içi dolmuş yaşam formları içeriyoruz.

Edinilen verilere 180 derece zıt yaşamlar zihinlerin felçte olduğunun göstergesidir. Bu açıdan Yaratıcıya inananlar olarak bizler doğrudan yana seçim felci yaşamamalıyız. Tercihlerimizi “Bir” olanın rızası olan değerlerle eşleşmesine itina göstermeliyiz. Ki bu rızalık senden olmayanı saygıyla kabullenişi de içermektedir.

Allah bizleri kalabalık zihin çıkmazlarından korusun. Onu birleyen ve yarattıklarına da rızası adına güven veren temiz akıl sahiplerinden kılsın.

Saygılarımla…