SİVEREK CEZAEVİNE KÜTÜPHANE

Cezaevi dört duvar arası mı yoksa okumayan beyni kafatasına hapsetmek mi? Yazıma başlarken bildiğimiz temenni sözleriyle başlamak isterim: ”Allah kurtarsın,  bir daha Düşürmesin”  Âmin bin kerede amin desek de toplumun temelinde...

Abone Ol

Cezaevi dört duvar arası mı yoksa okumayan beyni kafatasına hapsetmek mi?

Yazıma başlarken bildiğimiz temenni sözleriyle başlamak isterim: ”Allah kurtarsın, bir daha Düşürmesin” Âmin bin kerede amin desek de toplumun temelinde suç ve ceza vardır. Toplumsal

Güvenilirlik açısından olması da gerek. Suç ve caza kavramının temelini tartışacak kadar ne hukukçuyum ne de sosyoloğum. Elimden gelen sadece “Allah kurtarsın, bir daha düşürmesin” demek.

İnsanoğlu var oldukça suç, ceza hapishane kavramı olacak. Bizim temennimiz mahpushanelerin dolup taşmaması modern ceza yasalarının uygulanması, kendini ifade etme, haykırma serbestliğinin var olmasıdır. Modern ceza evleri, insanca yaşam koşulları ve adaletin hakça herkese dağıtılması insanlara daha fazla değer verilmesi sosyal yaşantının devam etmesidir.

Bu güne kadar ceza evleri üzerine yüzlerce, şiir kitabı ve roman yazılmış. Ceza evi sadece okuma yazma bilmeyen, öfkesine egosuna mahkûm edilmiş insanların kaldığı yer değil. Kitap yazdığı için, düşüncelerini savunduğu için, için… İçin sıralamak mümkün, oysa bir hiç uğruna dört duvar ve demir

Parmaklıklar arasına bırakılmış yüzlerce eğitimli insan var. Töre kurbanları, namus cinayetleri, kazaya iftiraya maruz kalanlar vs. istem dışı çok uzun yıllar mahpusluğa yenik düşenler…

Bazı insanlar için zaman bir rüzgâr misali geçerken, bazıları için zaman kurşun kadar ağır gelir. Ceza evinde güneşe hasret, doğaya, anaya, babaya, çocuğa ve sevgiliye hasret bir rüzgâr gerçekten, insanın yüreğine çizik atarak geçer.

YÜREĞE ATILAN ÇİZİKLERİN SAYISINI KİTAP BAĞIŞLAYARAK ÖNLEYEBİLİRİZ.

Bu rüzgâra, doğaya en önemlisi çocukların ve tüm sevdiklerinin sesine hasret kalan bu insanların cezaevinde olmaları okumamaları ve sosyallikten uzak kalmaları demek değildir. Özellikle ıslah evinde kalan çocuklar mutlaka yetenekleri doğrultusunda müdüriyetin hazırlamış olduğu kurs-etkinlik programlarına katılmalı ve bol bol kitap okumalıdırlar. Geçmişte yaptığımız ıslah evi programımda gördüğümüz gözlemlediğimiz bazı çocukların kelime zenginliği ile kurdukları düzgün cümleler yüksel tahsil görmüş bazı insanlardan daha başarılıydı. Masal atölyemizde doğaçlama kurguladıkları hikâyeler yaşanmışlıklarını dile getirirken zekâlarına da hayran bıraktırdı. Görülen bu potansiyelin körelmesine zekâlarının yanlış yönlendirilmesine izin vermemeliyiz.

Mahkûmların cezaları bitip dışarı çıktıklarında topluma daha faydalı olmaları tekrar suça teşvik edilmemeleri adına kitap okumaları çok önemlidir. Her cezaevine temel hassasiyetler göz önüne alınarak mutlaka kütüphane kurulmalıdır. Okumayı sevmeyene okuma sevdirilmeli kitap okumanın ne kadar önemli olduğu anlatılmalıdır. Kitap okuyan mahkûmlar yaşama daha sıkı tutunur, psikolojik yönden rahatlar ve ruh sağlıkları zinde kalır. Kendi içlerinde daha sağlıklı iletişim kurmaya başlarlar, iletişimleri güçlenir daha kaliteli zaman geçirirler. Ayrıca kişinin kendine güveni artar, depresyondan uzaklaşır , kendine güveni gelir, yaşadığı sürecin eksilerini artılarını sorgulayarak yanlışlarından arınır kendi doğrusunu bulur..

Bir hata ya da istem dışı gelişen olaylar yüzünden dört duvar arasına düşen insanlarımızı görmezden gelemeyiz. Bizlerde elimizden geldiğince destek olalım istedik. Bir kişinin okumasını sağlayıp dünyaya bakış açışını değiştirirsek ne mutlu bizlere. Dört duvarın soğuk ve küflü yüzüne inat güneşten uzak olan, yaşam alanları kısıtlı, sosyal aktiviteleri az olan mahkûmlarımıza kitapları güneş yapıp zindanları aydınlatmak. Bu doğrultuda başlatılan “ceza evine kütüphane kurma “ çabalarına destek vermek istiyoruz. Sosyal sorumluluk projemizde sizlerde elinizi taşın altına koyun bir kitap da siz yollayın. Göndereceğiniz roman, edebi eserler, kişisel gelişim kitaplarıyla bir hayat kurtaracak bir insanın umudu olacaksınız.

Bedenen cezaevinde olan insanların ruhen özgürleşmesine parmaklıkların arasından çıkarak umuda uçmalarına izin verin.

Kitapları Siverek İrfan Gazetesine ve ya değerli yazarımız Şükrü Dolaş’a ulaştırabilirsiniz. İsteyenler kitapları Siverek Belediyesi Basın Bürosuna da teslim edebilirler.

Unutmayın bir kitap deyip geçmeyin, bir kitap karanlıklar içerisinde olanlar için yeni doğan bir güneştir.

Her okunmayan kitabın sayfası yaşanmamış bir gündür.