Arkadaşları vasıtasıyla tanıştırılıp, telefonda birbirini tanımaya çalışan çift, karşılıklı olarak ruh ikizlerini bulduklarına inanmaktadır. Yazışmalara, resimlere, görüntülü konuşmalara göre her şey o kadar kusursuzdurki. İki sene konuşup, yazıştıktan sonra buluşmaya karar verirler...
İlk buluşmalarında da her şey normaldir... Adam nazik görünmek için incelikten kırılacak vaziyette, kadın ise saraydan çıkmış prenses edasındadır. Kısa zaman sonra çiftin önce nişan, sonrada düğünleri olur... Cicim ayı geçer geçmez aynı evden en yakın karakola iki dakika arayla ihbar telefonu düşer.
Kadın telefonda,
-"Komiserim evimde bir adam var. Traktör sesi gibi horluyor. Kaba saba konuşup, ayağının tabanına diken batmış gibi sürekli bağırıyor. Çoraplarını evin her köşesine atmış. Saç sakalı karışmış. Göbekli bir adam. Eşgali böyle...Eve bir ekip gönderip yakalayın bu adamı lütfen -" der fena halde korkmuş şekilde bağırarak...
İki dakika sonra aynı numaradan bir ihbar telefonu daha açılır karakola. Adam öyle can acısıyla konuşmaktadırki...
-" Komserim evimde daha önce görmediğim bir kadın var. Hiç susmuyor. Şirret suratlı biri. Yüzünü yıkayıp gelmiş. Havlu elindeydi tanıyamadım hiç. Üstelik cadıya benziyor-" deyince komiser biraz önceki bayana verdiği cevabın aynını verir adama..
-"Sakin olun bayım. Her gün en az beş çift arar karakolu bu ihbarla. Hiçbir karpuzcu benim karpuzum kelek demez...Karpuz kesilince içi, insan evlenince karakteri belli olur.... Eşinizde benzer şikayetlerle aradı az önce. Anladığım kadarıyla beş kat fondetenle yapılmış makyajını silince eşinizin gerçek yüzü de çıkmış ortaya. Keşke ilk buluşmanızda yağmurlu bir günü tercih etseydiniz. Korkmayın sakın. Sizde alışırsınız zamanla. Eşinizle size mutluluklar dilerim-"...