Şanlıurfa'nın sorunları ve belediye başkanlarının medyatik olma çabası...
‘Bir varmış, bir yokmuş’ diye başlar hep o eski hikâyeler… Bırakalım o eskiler eskide kalsın biz önümüze bakalım…
Şanlıurfa diye bir memleket var, sahipsiz mi sahipsiz sorunlu mu sorunlu ve bir o kadar da vurdumduymaz…
Bu memlekette insanlar bazı şeyleri hep kabullene gelmiştir, o eski demlerden…
Vay efendim eskiden mazot mu vardı?
Vay efendim eskiden ilaç mı vardı?
Vay efendim eskiden belediye hizmeti mi vardı?
Vay efendim eskiden yol mu vardı?
Vay efendim eskiden elektrik ve su mu vardı?
Ben de onlara ‘yav efendim eski eskide kaldı siz neyin derdindesiniz?, eskiden yoktu diye şimdi de mi olmasın?’
Velhasıl bu memleket eskiden bu yana süregelen bir kabullenme içerisindedir. Bu kabullenme artık o kadar tavan yaptı ki toplum olarak bir duyarsızlaşma başladı. Bu duyarsızlaşma sadece kutuplaşmada kendisini göstermedi.
Şehir kendi sorunlarını unutmuş İstanbul seçimlerinin derdine düşmüş. İstanbul’da Yıldırım ve İmamoğlu üzerinden ikiye bölünmüş ve bu bölünmeyi taaaa duygusal anlamda çözülmeye kadar götürüyor.
Bu çözülme sadece Şanlıurfa denen memlekette değil; siyasi partilerin ve hatta ailelerin içine kadar girdi.
Bu tehlikeli oyun sürerken bizim mevcut mazbatalarını alan başkanlarımız neler yapıyor bir de onlara bakmak lazım…
Bu çok değerli başkanlarımızdan biri sanki hükümet kuruyormuş gibi kaç ay olmuş hala daire başkanı ve müdürleri atama işiyle meşgul!!…
Tabi bu aramalar devam ederken bir tarafta dağlar şehirlerin üzerimize yıkılıyor diğer taraftan sivrisinekler hırsızlardan arta kalan kanımızı emiyor…
Yollar çöküyor,
Trafik kilitleniyor,
Tarım arazileri talan ediliyor,
Modern çarpık kentleşme devam ediyor,
Olsun eskiden de yok muydu? Doğru vardı.
Hele hele bazı basın kuruluşlarıyla seçimden önce anlaşıp deli paralar döken belediye başkanları var.
Onlar var ya. Onlara özel bir parantez açmak lazım…
Çünkü onların işi çok ama çok büyük…
Binlerce lira ile şov programları düzenlerken tasarruf kelimeleri ağızlarından düşmek bilmiyor. Neden mi çünkü Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ‘tasarruf yapın’ dedi. E tabi Sayın Erdoğan gibi sert bir genel başkan ve Cumhurbaşkanına hoş görünmek lazım.
Maazallah fırça falan kayarsa tasarrufla birlikte şov filmlerine harcanan paralar da uçar gider…
Şu sıralar kulağımıza gelen şehir efsanelerine göre belediye başkanları işçilerine nasıl maaş ödeyeceklerini kara kara düşünüyor. Aslında çözümü kolay; Merhum Erbakan Hoca’nın dediği gibi ‘bir musluğu kısın gerisi gelir…’
Neyse bu aile içi bir mesele bizi ilgilendirmez. Ama tavsiyemiz şov yerine gerçekten çalışmalarıdır…
Gerçekten çalışsınlar ki ben bu yazıyı yazarken beni ısıran sivrisinekler ile mücadelede su yerine ilaç sıksınlar…
Yeri gelmişken;
Henüz duyarsızlaşmayan bir vatandaşın bana dediği, ‘Yav arkadaş; bu ilaç neden hiç kokmuyor, bu belediyeler acaba bizi kandırıyor mu?... Bizim evin içi sivrisinek ve diğer haşerelerle doldu. Gece yatamıyoruz. Vallahi ben bunların gerçekten ilaç kullandığına inanmıyorum ha! Bence bunlar bize su sıkıp gidiyor’…
Adam haklı ilaçlama aracı geçerken anons yapıyor ama ilaç var mı?
Allah bilir…
Yani birkaç medya kuruluşu da yanlarında yer alıyor ve bol bol şovlarını yayınlıyor. Bu medya kuruluşlarına da ayrı bir köşe ayırmakta fayda var. Artık onu da önümüzdeki günlerde hallederiz…
(Bu kurumlar yeni adıyla belediyelerin basın ofisi, çünkü artık belediyelerin haberlerini bile yazıyorlar. Artık gerisini siz düşünün… ha unutmadan kurumunu kiraya veren de var… Normal basın bültenlerini değerlendiren medya kuruluşlarına saygı duyuyoruz)
Yani şovmen olarak daha çok Mehmet Ali Erbil, Cem Yılmaz gibi isimleri severdim ama bizim şovmenler daha kaliteli iş yapıyor.
Hep hava hep hava…
Onların sayesinde memleket kahraman görüyor…
Sevgi ve saygı ile kalın…