İsrail-BAE anlaşması 15 Eylül’de beyaz Saray’da imzalanacak. Bu daha bir başlangıç. Film daha yeni başladı.
Türkiye’de Filistin davası ile ilgili kesimler bile sözde yüzyılın anlaşması olarak lanse edilen Kudüs’ün sözde İsrail’in başkenti haline getirilmesi, Gazze’nin tamamen boğulması ve Batı Şeria ile Ürdün Vadisi’nin tamamen İsrail tarafından gayri meşru işgalinin tamamlanması sürecini yeterince kamuoyumuza aktaramıyor.
Medyamız sıcak gündem olarak adlandırılan konuları işlerken ABD Başkanı Donald Trump'ın, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu tarafından yürütülen plan ile geçen ay BAE ve İsrail ABD'nin arabuluculuk ettiği bir anlaşma ile ilişkileri normalleştirme konusunda mutabık kaldığını duyuruldu. İmzaları ise 15 Eylül’de Beyaz Saray’da atılacak.1979'da Mısır, 1994'te Ürdün'den sonra İsrail ile barış anlaşması imzalayan üçüncü Arap ülkesi BAE oldu. Sırada Bahreyn var.
İŞGAL TAMAMLAMA PLANINDA’’ARAP SİYONİSTLER’’
ABD Başkanı Donald Trump’ın kıdemli danışmanı ve asistanı Jared Kushner’ın ve Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Robert O’Brian’ın Beyaz Saray ayağını yürüttüğü planın en önemli etkeni Arap Siyonsitlar. Yıllardır ülkelerinin petrol zenginliğini ellerinde tutan BAE örneğinde olduğu gibi Filistinlileri bir kez daha sattılar. İsrail Başbakan Netanyahu, İsrail'in Arap yöneticilerle ilişki kurmak için daha fazla gizli görüşmelere başladığını söyledi. Netanyahu, "İsrail ile ilişkilerini normalleştirmek isteyen liderlerle kamuoyunun bilgisi dışında görüşmeler yapılıyor" dedi.
İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri arasındaki ilişkilerin normalleşmesi anlaşmasının imza töreni 15 Eylül'de, Beyaz Saray'da imzalanacak. Törene İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile BAE Veliaht Prensi Muhammed Bin Zayid'in katılması bekleniliyor. 13 Ağustos’ta gizli yapılan görüşmelerin açıktan söylenmesinin ardından 30 günlük takvim de imza atılacak.
100 yıllık hesaplaşmalar
M. B. Zayed (BAE) ve M. B. Selman (Suud) Kudüs'ü ve Filistinlileri İsrail'e satmış durumdalar. Dedeleri olan Şerif Hüseyin ve oğlulları yüz yıl önce de Kudüs’ü , Mekke- Medine’yi İngilizlere satmışlardı. O zaman Osmanlı Paşası Fahrettin Paşa ile savaşmışlardı . Şimdi ise tek direnç noktası olarak gördükleri Türkiye ile savaşıyorlar. M. B. Zayed (BAE) Kudüs’ü İsrail’e satarken , M. B. Selman (Suud) Mekke-Medine'yi de satamaya çalışacaktır. Nasıl mı?
SÖZDE ÖZEL YÖNETİM
Suudi Arabistan’ı fiilen yöneten Muhammed bin Selman 2015’te Yemen’e yönelik askeri müdahale, 2016’da "Vizyon 2030" ve 2017 yılında "Ilımlı İslam" projelerini ilan etti. Vizyon 2030 içinde Kızıldeniz’in doldurulmasıyla yeni mega bir ada şehir ile Mekke ve Medine’nin özel yönetimi de planlandı.Suud Velihat krallığını garantiye almak için içerindeki hanedan üyelerinden , gazetecilere kadar bir çok tasfiyeleri bizzat kendisi yönetti. Filistin’in ortadan kaldırılma planının ardından Mescid-i Nebevi ile Harem-i Şerif için sözde özel yönetim adı altında adımlar atılabilir. Plan ile Rezerv proje terör örgütü DEAŞ Suud çöllerind eylemlere başlamasının ardından Mekke ve Medine’nin güvenliği konusunda olağan üstü şartlar oluşabilir .
Türkiye tüm planlarda bir direnç noktası olarak duruyor. Doğu Akdeniz ve Suriye’de askeri etki oluşturan Türkiye Birleşik Amerikan Emirlikleri gibi süreci yürüten BAE karşı mutlaka bir etki üretecektir. Elbette doğru yerde doğru zamanda tanklar Kâbe’ye yürümeden..