Hz.İbrahim’ in oğlu İsmail’ in boynuna bıçak dayayarak Allah’ a kurban etme noktasında bir teslimiyet ve inanç seviyesinde olduğunu okudum. Hasan Sabbah’ ın fedailerinin ölümlerini göze alarak suikast düzenlediklerini de okudum. Bir amaç uğrunda canlarını feda edenlerin ailelerinin vakarla duruşunu da gördüm. Satırla başı kesilerek göğsüne konulan ergen yaştaki bir gencin babasındaki teslimiyeti ilk defa gördüm. Üstelik bu hadiseye ‘’şeb-i arusumuz’’ dedi.
Antalya’ da bulunan, Antalya İlim ve Kültür Derneği(ALİMDER) Öğrenci Yurdunda kalan Mehmet Sami Tuğrul yurdun yemekhanesinde çalışan ve dört aydır kontrollerine gitmeyen akli dengesi bozuk olduğu iddia bir yurt çalışanı tarafından öldürüldü. Orta da herhangi bir tartışma veya husumet yok. Öldürülen gencin babasının ‘’emin eller’’ olarak nitelendirdiği yurttan o binanın yurt olmadığı ve dairelerin öğrenciler tarafından kiralanarak kullanıldığı açıklaması yapıldı. Basına yansıyan söylem ve iddiaların ne kadarının doğru olduğunu yargılama sürecinde şayet yayın yasağı getirilmezse öğreneceğiz.
Tarikat veya özel yurt ne olursa olsun. O genç ve diğerleri oraya emanet edilmişler. İslam da bu meydana gelen olay emanete ihanet değil midir? Bu yurtların denetlenmesi nasıl, hangi aralıklarla ve kim tarafından yapılmakta? Aşçı olarak çalışan kişi sigortalı olarak mı çalışıyordu ve rahatsızlığı yurt(ALİMDER) yönetimi tarafından biliniyor muydu? Ve olayın gerçekleştiği yurdun ruhsatı var mıdır?
Bu sorulara mesela Antalya’ da bir lise de müdür yardımcısı olarak görev yapan ve aynı zamanda yurdun bağlı olduğu derneğinde başkanı olan Barış Kaplan’ ın üzerine alınarak cevap vermesini beklemek kamuoyunun hakkı değil midir?
Olaydan sonra yurtta kalan diğer öğrenciler KYK yurtlarına yerleştirildiler. Umarım benzer durumdaki yurtlarda kalan öğrencilerin KYK yurtlarına nakledilmeleri için benzer hadiselerin meydana gelmesi beklenmez.