Üçü bir arada deyince; birkaç yıl önce çok uluslu sermayenin liderlerinden Nestle’ nin bulduğu; kahve, süttozu ve şeker karışımından oluşan, hazır, sempatik ve pratik kahve paketçiği akla gelmektedir. En azından, bu kavramı bununla tanıdık. Kolaylığı ve şeker sorunu olmayanların alışarak kullandığı, değişmez tat haline gelen bir içecek oldu. Bazı kimselerde de bağımlılık yapacak derecede tembel içeceği.
İnsan için olması gereken üç özellikten bahsedeceğiz. Bu kavramlar zeka, akıl ve sevgidir. Bu kavramların üçüne birden sahip olan kişiler de hem çok uluslu olabilirler, hem de bağımlılık yaparlar.
Önce, bu kavramları kısaca açıklamak ve özelliklerini irdelemek gerekiyor. Bunları irdelemeliyiz ki; bu özelliklere sahip kişileri daha iyi tanıyıp, ona göre davranalım. Onlarla daha iyi iletişim kuralım. Bu tür çalışanlarımız ve yöneticilerimizi daha iyi kontrol edebilelim. Ona göre sorumluluk ve yetki verelim.
ZEKA
Zeka yada zeki insan demek; karşısına çıkan problemlere hızlı bir şekilde çözüm üretebilen, kıvrak, atak, hızlı yorum yapabilen, üretken insan demektir. Her zeki olan başarılı olamaz. Her başarılı da zeki değildir.
Düşünme, algılama, yargılama, akıl yürütme ve sonuç çıkarma yeteneklerine zeka ya da zihin gücü denir. İyi bir zekaya sahip olmak tek başına yeterli değildir. İsabetli ve doğru düşünce veya yargı ancak akılla mümkün olur. Zeki insanın düşüncelerinin doğru olabilmesi bazı prensiplere ihtiyaç duyar. Akıl bu prensipleri idare eder. Bu durumda her zeki insan akıllı değildir. Tek başına zekilik çok hata yaptırır. Bir hata büyük düşünceleri, planları ve projeleri felakete dönüştürebilir.
Napolyon’un zeka yüklü askeri planları ve zaferleri herkes tarafından bilinir. Ama akılsız hareketlerinden ötürü, Suriye’den nasıl kaçtığı da tarihlerde yazılıdır.
Avrupa’da bugünkü modern kimyanın babası denilen Fransız Lavoisier de öyle yanlış şeyler söyledi ki, uzmanı olduğu kimya ilmine yaptığı zarar, hizmetlerini aşmaktadır. Hepimiz çevremizdeki zeki bilinen insanları incelediğimizde hepsinin büyük hatalar yaptığını görebiliriz.
Zeka, genel olarak 12-13 yaşına kadar gelişir ve bu gelişim 20 yaşına kadar sürer ve ardından sabit kalır. Yani 20 yaş sonrası dumur (körelme) süreci başlangıcıdır.
Kafamızı bir araba olarak düşünürsek, zeka bu arabanın hız yapabilme yetisidir. Bu arada var olması başlı başına yeterli değildir, mutlaka kullanılması gerekir ki bu da doğru yerde doğru zamanda kullanılması anlamına gelir. Doğru yerde ve doğru zamanda kullanılmazsa zeki insanların başı dertten kurtulmaz. Çevrelerinde pek dostları olmaz. Kırıcı olduklarından dost edinemezler. Bu nedenle de kendine güvenleri olmadığı gibi kimseye de güvenmezler. Sonucu düşünmeyi beklemezler. Sağlama yapmazlar. Bu nedenle dayanma güçleri zayıftır. Zeki insanlar, duygusal ve hassas yapılıdırlar. Ama bu kişiler biraz akıllı iseler bu olumsuzluklar tersine dönüp, bu kişileri çok güçlü kılar.
AKIL
Akıl ise; düşünme yetisidir. İyiyi kötüden, yanlışı doğrudan, sıcağı soğuktan ayırabilme özelliğidir. Tabi ki basit açıklaması bu. İrdeleyen, araştıran, sonucu düşünerek yorum yapan ve test eden anlayışın tamamına akıl denir. Akıllı insan sonuç odaklı düşünür.
Zeka ve akıl bir yere kadar iç içedir. Akıl yürüyen ve devamlılığı olan bir şeydir ama zeka sonuçtur. Zeki olanlar kısa vadeli düşündüklerinden, menfaatlerini ön plana alırlar ama gizlerler.
Akıl; zaten insan olmanı gerektirdiği, bizi hayvanlardan ayıran tek özellik. Onun için hepimiz akıllıyız diyebiliriz.