İstanbul’un Fatih ilçesinde 19 yaşındaki Semih Çelik, İkbal Uzuner (19) ve Ayşenur Halil'i (19) isimli iki genç kızı öldürdükten sonra kendi boğazına ip geçirerek surlardan atlamış ve yaşamına son vermişti.
Ülkede infial yaratan bu cinayet için vatandaşlar sokaklara döküldü. Kadınlar için güvenli ortam istediklerini belirten vatandaşlar artık özgürce dolanamadıklarını ve her an ölümle karşı karşıya kalmaktan korktuklarını belirtti.
Urfa Kadın platformu da son zamanlarda meydana gelen şiddet olayları nedeni ile harekete geçti.
Her bir detayı ayrı kan donduran cinayet için Rabia Meydan’ında toplanan Urfa Kadın platformu üyeleri kadınların sesi olmak için çabaladıklarını ve bu yaşanan kan dondurucu cinayet sonrası yetkililerden gereken önlemlerin alınmasını istediklerini talep etti.
“HER GÜN KATLEDİLİYORUZ”
Urfa Kadın Platformu adına açıklamada bulunan Avukat Mizgin Kurtoğlu, “Son 48 saatte altı kadın katledildi. Ayşenur ve İkbal İstanbul'da vahşi bir şekilde katledildi. Daha bu vahşeti konuşamadan, bitmedi ardından Mersin Mezitli'de Sonay, Diyarbakır Sur ilçesinde Bedriye, Tekirdağ'da Barkın ve Fatma katledildi. Türkiye'de bir kadın kırımı yaşanıyor. Her gün katlediliyoruz. Sokaklarda, evlerde, fabrikalarda.
“2024 YILININ İLK ALTI AYINDA 205 KADIN KATLEDİLDİ”
Kadın düşmanı politikalar nedeni ile her yıl yüzlerce kadın katlediliyor.2024 yılının ilk altı ayında 205 kadın katledildi ve bu sayı katlanarak artıyor. Sokakları kadınlar için güvenli hale getirmeyen, aksine her politikası ile bu suçları teşvik eden iktidar bu cinayetlerin sorumlusudur. Yetkililer bugün açıklama yaparken "vahim bir durum", "sıfır tolerans tanıyacağız buna" diyorlar. 6284 sayılı yasa her gün tartışmaya açılarak, İstanbul Sözleşmesinden çekilmekle kadın katillerine bu tolerans tanındı zaten, kadın katilleri iyi hal indirimleri alırken bu tolerans tanındı zaten... Sokak ortasında kadını taciz edenler sırf kadınlar şikayetçi olmadığı için serbest bırakıldığında bu tolerans tanındı zaten.. Kadınların çocuk sayısına, çocuğunu nasıl doğuracağına, giydiği kıyafete, saat kaçta sokakta olacağına kadar karışmakla bu tolerans tanındı zaten” dedi.
“KADIN KATLİAMLARINA ZEMİN HAZIRLANMIŞTIR”
Kadına yönelik şiddetin artığını ifade eden Avukat Kurtoğlu, “Kadın kazanımlarına el koyarak, kadın aktivistleri kriminalize ederek, çoğunu tutuklayarak, kadınlara yönelik suçlarda failleri aklayarak, şiddet, ayrımcılık ve nefret suçlarını toplum için hiçbir tehlike olarak görmeyip hepsini aflarla ve ayrımcı infaz uygulamaları ile sokağa salarak, aileyi sözde öncelleyip kadını yok sayan ve aile içine hapsetmeye çalışan tüm politikaları ile kadın katliamlarına zemin hazırlanmıştır.
“KADINA YÖNELİK ŞİDDET ARTARAK DEVAM EDİYOR”
Kadınlara karşı bu ayrımcı tutum sonrası gelişen taciz-tecavüz ve saldırılar, her defasında bu nedenledir ki gün geçtikçe daha da vahşi şekillerde işlenen cinayetlerle karşımıza çıkıyor. Kadına yönelik şiddet hız kesmeden artarak devam ediyor” ifadelerini kullandı.
“KATLEDİLEN KADINLAR İSYANIMIZDIR”
Son olarak Avukat Mizgin Kurtoğlu, “Tüm topluma buradan sesleniyoruz. Katledilen kadınlar isyanımızdır; ülkede sokaklar, evler, çalıştığımız yerler güvensizse, tehlikeliyse, kamusal alanda ne kadınların ne çocukların ne farklı kimliklerin hiçbir güvencesi yoksa bu iktidarın düşmanlaştırıcı politikalarından kaynaklıdır. Bu politikalar aynı zamanda bu ülkede yaşayan her bir bireyin de hayatına kast etmiş durumdadır. Gülistan Doku'yu unutmadık, Narin'in kaybının öfkesi halen yüreğimizde. Adını sayamayacak kadar çok isim var kaybına sebep olunan... Çoğu kadın cinayetinden haberdar bile olamıyoruz. İntihara sürüklenen ve çoğu İntihar diye kayıtlara geçen cinayetler ise başka bir yara. Kalbimiz öfke ve isyanla dolu...
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ ACİLEN YÜRÜRLÜĞE KONULMALI”
Bizler katledilen kadınların, kaybettirilen kadınların, çocuk istismarı ve tecavüzünün hesabını sormaya devam edeceğiz. Toplumda infial uyandıran cinsel saldırılardan ve cinayetlerden sonra iktidar yada muhalefetten gelen ve hiçbir sorumluluk yerine getirilmeden sadece üzüntü belirten ve ağır cezalar talepli söylemlerden ibaret boş sözler duymak istemiyoruz. Yetkilileri ve tüm mevcut siyasi sorumluları uluslararası sözleşmelere ve anayasaya uymaya ve yasaların zorunlu kıldığı, kadını aile tanımı içine hapsetmeden kadın kazanımlarına saygılı, eşitlikçi ve her kadının hayatından sorumlu olunduğunun farkındalığı ile sorumluluklarını yerine getirmeye çağırıyoruz. İstanbul sözleşmesi acilen yürürlüğe konulmalı, kadına yönelik şiddetle sorumlu ve kararlı bir şekilde mücadele edilmelidir. Katledilen her bir kadın için hesap sormaya ve kadın katliamlarının yaşanmadığı barışçıl bir dünya için mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.