Nerden başlayacağımı bilmiyorum ama yazık çok yazık bunca mimar bunca mühendis bunca inşaat işçisi, yapı denetim firmaları, yapı malzemecileri, Elektrikçisinden Kalorifercisine kadar sektörün beyin ölümü gerçekleştirdiğini çıplak gözle görebiliyoruz. Oturup inşaat sektöründeki insanlarla artık konuşulmuyor bile esnaf bitmiş mühendisler mimarlar nargile kafelerde zamanlarını öldürüyorlar. Gün geçmeden inşaat sektöründeki şehrin önde gelen iş adamlarından birinin batıp kaçtığı, iflas edip intihar ettiğini gerek medya kanalıyla gerek kulaktan kulağa duyuyoruz. Sektörde artık kimsenin kimseye güveni kalmadı. Biri batınca arkasından on kişiyi o on kişi yüz kişiyi batırıp gidiyor.
İnşaat sektörü neden bu halde olduğunu araştırmaya başladım. Farklı nedenlere dayandırılabilir ama ben burada iki-üç tane belli başlı başlıklardan bahsedeceğim. İlk sebebi ekonomik olabilir ama ben ekonomiyi ikinci plana atıyorum. İlk sebebi devletin benim anladığım kadarıyla yapmak istediği yapıları ben yapacağım mantığıdır. İstanbul gibi şehirlerde dev inşaat şirketlere TOKİ aracılığıyla kefalet verip inşaat yapma mantığını Türkiye’nin her köşesine yaymak istiyor. Eğer bu analiz doğruysa ve bu uygulanırsa yerli inşaat esnafının vay haline ki vay haline. Bunun örneğini verelim şuan Urfa’da büyük inşaatların tabelalarına bakarsanız Ankara veya İstanbul merkezli dev inşaat firmalarıdır. Bu mantık şehre yatırım getirebilir ama şehrinde inşaat sektörünü bitirir.
İkinci nedenine bakarsak ekonomik dalgalanmalar inşaat sektörünün bilindiği gibi dolar ile ilişkili olduğu için Müteahhit demiri İskenderun’dan yüklüyor Urfa’ya yetişmeden iki bin Türk lirası fiyat farkı oluşuyor. Beton, demir, Kalıp almış başını dörtnala gidiyor. Bu işlere bir çözüm bulunması lazım acilen.
Sonuç olarak ya bu inşaat sektörüne devlet el atacak ya da sektör kaderine terk edilip beyin ölümü gerçekleşmiş bir şekilde hastanede yatacak artık günü gelecek insanların tahammülü kalmayıp fişi çekip inşaat sektörünü tamamen bitirecek.