Vah Memleketim Vah

Görsel medyada izliyorum. Şanlıurfa’daki belediye hizmetleri için dizmedikleri methiye kalmıyor.

Abone Ol

Görsel medyada izliyorum. Şanlıurfa’daki belediye hizmetleri için dizmedikleri methiye kalmıyor. Adamların sokakta gezmesi bile hizmet sayılıyor artık. Muhtarlara bakıyorum teşekkür yarışındalar. Halka bakıyorum kimse memnun değil. Vardır bu işte bir sıkıntı ama bunu da çözemiyorum. Sonra bir haber daha . Şanlıurfa merkezdeki Belediye  Başkanları Ankara’ya çağırıldı.

Sebebi peki ?

Memleket iyi yönetilmiyormuş.

Yönetilmediğini bende görüyorum. Keşke sizde kendinizi halk gibi görüp öyle baksanız diyorum medyadan tanıdıklarıma. Haklısın der gibi onlardan da ses yok. Sonra bununla ilgili medyada imtiyaz sahibi biriyle görüşüyorum. Dediklerin doğru ama biz söylersek zaten zor ayakta duruyoruz. Bizi önce sindirme politikası ile sonrada  reklam gelirlerinden mahrum bırakarak ayakta kalmamızı zorlaştırır duruma getiriyorlar. Bu sohbetten sonra bir an düşündüm ve üzülerek gördüm ki  zamanın şartları denilen bir kokuşmuş gerçek üretilmiş ve insanlara hükmeder olmuşsa eğer, gözden çıkarılmış değerleri savunmak zordur artık bu memlekette. Yani kısacası menfaat dünyasının gerçeklerini yaşıyoruz. Ve kibarcası danışıklı döğüş içerisinde herkes. Onu geçtik başka bir olay duydum. Hatta teyit ettim. Bir kuruma 10 kişi alınacak. Müracaat edenlerin haddi hesabı yok. Kurum amiri bu işte uzman bir kişiyi heyet başkanı seçerek; “Dairede işler yürümüyor. En iyilerini seçin. Hatta bir kaç tane fazla seçin ki gelmeyen olursa  sıkıntı yaşamayalım diye talimat verir.” Heyet başkanıda haftalarca ekibiyle birlikte işe koyulur. Hatta öyle bir abartır ki her detayı düşünerek en iyisini seçmek için ortak karar verirler. Ve raporlarını sunarlar kapalı zarf içerisinde. Sonra herkesi heyecan sarar. Yeni bilgili, donanımlı ve bu işin ehli insanları seçtik memnuniyeti huzuru ve mutluluğu vardır hepsinin içinde. Günü gelir. Karar açıklanır. Komisyonun seçtiklerinden hiç birisi kazananların içinde yoktur. Hiç ilgisi olmayan dayısı olanlar kazandırılmıştır maalesef. Komisyon başkanı soluğu kurum amirinin yanında alır. Ve derki nedir bu. Seçtiğimiz hiç kimse yok diye sitem eder. Kurum amiri bu haklı adamı güvenlik eşliğinde dışarı çıkarır ve ekler. Beni boşuna mı burada oturtuyorlar. Kızgınlığı geçmez tabi. Haklı adam haksızlığa karşı gelmiş. Bir düzmece tutanak genel merkeze gönderilir. Genel merkez durur mu hiç. Adam açığa alınır. Sonra mahkeme süreci ve Allahtan adam mahkemeyi kazanır ve geri döner. Ama tuvaletin yanında bir masa ve itibarsızlaştırma operasyonu devam eder. Yani kısacası haksız güçlüler  geçidine tanık oluyoruz. Yani güçlünün haklı olduğu sistemin tecellisini kuzu kuzu izliyoruz.

Bakın Şanlıurfa hepimizin. Ve bu kadar kötü yönetilmeyi hak etmiyor. Üstelik trambüs ve şehir hastanesinin akıbeti daha belli olmadı. Halkın vicdanından neden aklanmayı düşünmezsiniz ki ey başkanlar.

Yoksa onlarda sizden mi diye ?

Bakın  bu işin yarını da var. Hatta öbür dünyası. Bilmem anlatabildim mi ?

Sağlıklı, mutlu, huzurlu ve adaletin tecelli ettiği günler yaşamanız temennisiyle saygılar sunuyor. Ve Şeyh Edebali’nin şu sözleriyle yazıma son veriyorum.

 

Dünya bir garip han, bir hoyrat mekan,

İnsan bir garip varlık kabına sığmayan

Hayat bir yudum su, bir anlık rüya

Ömür bir kısa yol tekrarı olmayan