Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde çiftliklerde özenle yetiştirilen yarış atları, hipodromlarda sergiledikleri başarılarla sahiplerine önemli miktarlarda gelir sağlıyor. İlçenin bereketli topraklarında yetiştirilen İngiliz ve Safkan Arap aygırlarından elde edilen taylar, titizlikle uygulanan programlarla yarış hayatına hazırlanıyor. İki ve üç yaşına kadar kendi doğalarında terbiye edilen ve idmanları yapılan atlar, ileriki yarış yaşantılarına sağlıklı ve kontrollü bir şekilde adım atıyor.

90'lı yıllarda yarış atı yetiştirmeye başlayan Suruç halkı, zamanla bu işten para kazanmanın yollarını öğrendi. Oluşturulan çiftliklerle birlikte, Suruç adeta bir yarış atı merkezi haline geldi. Şu an ilçede 80'den fazla çiftlikte yetiştirilen yarış atları, bölge halkının en önemli geçim kaynaklarından biri olmuş durumda.

Yarış atları, Türkiye'nin dört bir yanındaki hipodromlarda boy göstermekle kalmıyor, aynı zamanda yüksek fiyatlarla meraklılarına satılıyor. Suruçlu yetiştiricilerin emeklerinin karşılığını aldığı en önemli atların başında ise “Dragon Flame” geliyor. 2024 Gazi Koşusu'nun şampiyonu olan Dragon Flame, sahibine tam 18 milyon 290 bin TL kazandırdı.

Bir diğer önemli at olan “Turbo”, 2008 ile 2010 yılları arasında 31 yarışın 27'sini kazanarak sahibine 3 milyon 497 bin TL kazandırdı. Yine “Ateş Topu” adlı at da 2006 ile 2008 yılları arasında 15 yarış kazanarak sahibine 1 milyon 693 bin TL getirdi. Bu başarı hikayelerine “Ayabakan” ve “Şimşek Zaferi” de eklenince, Suruç yarış atı yetiştiriciliğinin merkezi olarak anılmaya başlandı.

Suruç, hipodromlarda elde ettiği başarılarla ve yetiştirdiği değerli atlarla Türkiye’nin dört bir yanından ilgi görmeye devam ediyor. Yarış atı yetiştiriciliği sayesinde bölge halkının ekonomisine büyük katkı sağlanıyor.Şanlıurfa Suruç ilçesinin kırsal Yazıköy Mahallesinde at yetiştiren Mehmet Salih Apaydın, “Ben 57 yaşındayım. 14 yıldır bu işi yapıyorum. Bu işi severek yapıyorum. İnsan bir işi severek yaptığı zaman başarır. Burada yetiştirdiğimiz tayları, İzmir'e yarışa gönderiyoruz. Elhamdülillah çok şükür geçimimiz oluyor. Biz onlara bakıyoruz, onlar da bize bakıyor. Gerçek manada herkes bu işi para için yapıyor fakat yarış günü geldiğinde para aklımıza gelmiyor. Atımız yarışı kazansın yeter diyoruz. O anda para aklınıza gelmiyor. O saniye paranın önemi olmuyor. Eğer bir insan işini severek yaparsa başarır. Eğer yaptığı işi severek yapmıyorsa emeği boşa gider” dedi.

“SADECE DİLLERİ YOK ÇOK İYİ HİSSEDİYORLAR”
At yetiştiricisi İbrahim Halil Apaydın ise atların kalpleriyle insanları tanıdığını belirterek, “Şimdi yarış atlarından herhangi bir zevk, heves, heyecan almazsak zaten bu işi yapmayız. Bu iş, başka türlü yapılacak bir iş değildir. Ben 10 yıldır babamla birlikte bu işi yapıyorum. İşimizi seviyoruz, mutluyuz. Bir yarış atının üzerine binildiği zaman, binicinin ayağı atın kalbine yakın oluyor. Binicinin hislerini at da hissediyor. Korkunu, heyecanını hissediyor. Çok hisli hayvanlardır. Sadece dilleri yok, konuşamıyorlar” şeklinde konuştu.
“SURUÇ AT DİYARI OLARAK BİLİNİR”
Veteriner Hekim Ahmet Özgür Yahlizade, Şanlıurfa'nın at yetiştirme konusunda önemli bir konumda olduğunu belirterek, “Atçılık konusunda Türkiye'nin yüzde 70'ini Şanlıurfa'daki at sahipleri oluşturmaktadır. Bunu yanında Suruç ilçesi at diyarı olarak bilinir. Suruç'ta insanların yüzde 50'sine yakını atçılıkla uğraşmaktadır. Özellikle İngiliz ve Arap yarış atlarını yetiştirirler. Bizde haralarda koruyucu hekimlik yapmaktayız. Hastalanan atların iyileşmesi için çalışıyoruz. En büyük problemimiz sakatlıklardır. Özellikle atların birbirlerine çarpması, demirlere kendini vurmaları önemli sakatlıklardandır. Bu konularda at yetiştiricilerini bilgilendirmeye çalışıyoruz. Atların hastalıklarından kurtulması ve yemlenmesi konusunda yetiştiricilere bilgilendirmede bulunuyoruz” ifadelerini kullandı.