Günümüzde yalan söylemek artık moda . Dini yönden de medeni yönden de toplumca hoş görülmediği bir gerçek.
Çünkü;
Yalan söylemek insanları aldatmaktır
Yalan söylemek büyük günahtır
Yalan söylemek iki yüzlülüktür
Yalan söylemek küçülmektir.
Kısacası yalan söyleyen kişi her şeyi yapar. Ve yalan tüm kötülüklerin kaynağıdır.
Sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (SAV) şu üç maksat dışında yalan söylemenin helâl kabul edilmediğini bildirmiştir Aralarında geçimsizlik bulunan karı kocayı barıştırmak, savaş sırasında düşmanı şaşırtmak, insanlar arasındaki husumeti önlemek için.
Bununla ilgili anlatılan bir hikâyeyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Medine’de sokaklara musallat olmuş üç kafadar hırsız varmış.
Kimse kapının önüne bir şey bırakamaz olmuş. Dahası, açık kapı gördüklerinde dalıp gözüne kestirdiklerini aşırıyorlarmış. Birinin kuzusu, ötekinin tavuğu, diğerinin devesi... Kaşla göz arasında yok olurmuş.
Fakat bir türlü ispat edemiyorlarmış. Herkes üç kafadarın hırsız olduğunu biliyor. Tüm ahali üç hırsızdan illallah etmiş. Ancak hırsızlar yemin billah edip, birbirlerini şahit gösterip, her defasında kendilerince aklanıyorlarlarmış. Bu arsız, yüzsüz, utanmaz kafadarların namı her tarafı kaplamış. Sonunda bir heyet toplanıp, baş edemedikleri hırsızları Peygambere şikayet etmeye karar vermişler. Gidip durumu anlatmışlar.
Hz. Muhammed heyeti dinlemiş. Sonra, şikayetçi olunan üç kafadar hırsız huzura çağırılmış. Peygamber hal hatır sorduktan sonra, Medine’de kendilerinden şikayetçi olmayan tek hanenin kalmadığını, herkesin kendilerinden yaka silktiğini, kimsenin malını güvende hissetmediğini, tüm bu çalma çırpma işlerini neden yaptıklarını, bunun suç olduğunu, günah olduğunu anlatmış. Hırsızlar sırasıyla söz almışlar. Dilleri pabuç gibi. Yalanda üzerlerine yok. Yemin billah etmişler. Peygamber, hırsızların bu işten vazgeçmeyeceklerini, hiçbir gücün onları hırsızlık yapmaktan alıkoyamayacağı kanaatine varmış ve hırsızlara bir öneride bulunmuş. ‘Yalan söylemeyin’ demiş. Hırsızlık üzerine söz söyleyip, onları ikna etmenin imkansızlığıyla uğraşmaktansa, onları yalan söylememeye ikna etmenin daha kestirme bir yol alacağını düşünmüş ve ‘yalan söylemeyin’ deyip, onların yanıtını beklemiş.
Söz vermiş hırsızlar. Ve mesleklerine devam edebilecekleri hesabıyla ayrılmışlar. Ertesi gün komşulardan biri Peygambere üç kafadarı hırsızlıktan şikayete gelmiş. Peygamber üç kafadarı yeniden çağırtmış, huzura gelmişler.
Bir kez daha yalan üzerine konuşmuş, yaptıkları anlaşmayı hatırlatmış ve yalan söylemeden durumu izah etmelerini istemiş. Üç kafadar sırasıyla çözülmüş. Konuştukça, nasıl çaldıklarını, neden çaldıklarını ve nasıl pay edip yediklerini anlatmışlar. Ancak bu günden sonra yalan söylemeden hırsızlık yapılamayacağını anlamışlar ve böylece, hırsızlık yapmaktan da vazgeçmişler
Kısacası şunu hiç bir zaman unutmamalıyız. Yalan söylediğimizde başta kendimiz olmak üzere kimsenin bize güveni kalmayacağını aklımızdan çıkarmamalıyız.
Sağlıcakla kalın.