Bir iş bir çok kişinin hayaliyse lütfen müdahale etmeyin. Milletin hayalini yıkmayın. Bu amca oğlu, bu dayı oğlu, bu kayın birader, bu kardeş, bu tanıdık, eş dost veya partili demeyi bırakın hak eden kazansın. Sadece gerçeklere yüzünüzü dönün. Toplumun geneli hak, hukuk ve adalet noktasın tatmin olsun. Ve herkes bir birinin hakkı, hukuku ve mutluluğu için çaba gösterirse herkes hakkına razı olur. Ama gerçeğe değil de "kendi ihtiyaçlarımıza" uygun olarak oluşturduğumuz doğrular gün gelir kendinizi bile rahatsız eder. Çünkü yalanla yıkanan yüzün; ihanetle kurulandığını hep unutuyoruz.
Düşünüyorum da;
Keşke her şey falcı kadının fincanlara bakarak "Üç vakte kadar " çıkar diyerek dağıttığı büyük umutlar gibi olsa.
Bakıyorsun vakit hep geçiyor.
Çıkan bir şey de yok ama; Allahtan umut hep baki.
Yoksa bu kadar sorunun içinde keyfi uygulamalara nasıl dayanırdık bilemiyorum.
Bakın buna ışık olabilecek zor gibi gözüken ama çok kolay olan bir anektot anlatayım.
Bir öğretmen okula balonlar getirmiş ve çocuklara isimlerini yazıp şişirmelerini söylemiş.
Sonra koridora balonları karışık atmış ve çocuklara beş dakika vermiş kendi isimlerini bulmaları için. Vakit bitmiş ama kimse kendi balonunu bulamamış.
Sonra en yakın balonu alıp sahibini bulmalarını söylemiş ve iki dakika bile sürmemiş ve herkesin balonu elinde.
Sonra öğretmen demiş ki: Balonlar hak gibidir. Sadece kendin için ararsan bulamazsın. Ama herkes birbirinin hakkı için uğraşırsa kendi hakkını aldığı gibi mutluluğunu da bulur.
Kısacası hayatınıza yanlış işleri dahil ettiğiniz sürece pusulanız doğru yönü göstermez. Bu yüzden hayatınıza aksesuar değil, gerçeklerin kendisini almak için çaba gösterin. Çünkü hayat; yazılana göre değil, yaşanılana göre değer kazanır veya kaybeder. Sağlıklı Günler dileğiyle saygılar sunarım.