Sayın okuyucularım.
Ramazan ayının ilk haftasını geride bıraktık. Tabi ki Ramazan ve Oruç denilince ilk akla gelen sadaka ve yardımlaşmadır. Ama rahmet ve merhamet diyarı Peygamberler şehri Urfa'mız, yardımlaşma seferberliğine sadece bir ayda değil, on iki ay boyunca sürdürmektedir. Bu da bize has bir gelenek ve Urfa'lının gerçek karakteridir. Bunun içinde övünmek bizim hakkımız ve hatta gururlanmak da olsun.
Dinimiz Müslümana mal verir sınar, vermez yine sınar. Bu konuda Kuran-ı Kerim şöyle buyuruyor "İhtiyaç içindeki yetimleri, öksüzleri, aciz ve fakirlerin haklarının gözetilmesini, ihtiyaçlarının imkân dahilinde giderilmesini" emreder.
Zengine mal ve mülk veren Yüce Allah, verdiği malın 40 da 1’ni ihtiyaç sahibine zekat olarak ver diyor. 39 payda senin olsun. Bu Ramazan'da ve diğer günlerde depremden dolayı çadırlarda kalan, selden dolayı evlerini kaybeden kardeşlerimizi gözetelim. Bunları mahrum bırakmayalım.
Yardımlaşma sadece Müslüman'a mahsus bir duygu tabi ki değil, fakat bizim asli karakterimiz yardımlaşma, sevgi ve merhamettir.
Kimse demesin, 70 TL fidye, fitre verdim kurtuldum.
Bu işin vebali büyük.
Sen akşam iftarda sofrana beş çeşit dizerken, garip ve yoksul yetimin sofrasında yiyecek yemeği yoksa, biraz da vicdanın varsa, lokmaların boğazında düğümlemesi lazım bence.
Yardımlaşmanın çok hızlandığı Ramazan'da Devletimiz ve ilgili STK ların hakkını vermemiz gerekir, Allah devletimizi yüceltsin. Ve her daim muzaffer etsin inşallah.
Yardım kuruluşlarında da görev yapan değerli insanları buradan en derin duygularla kutluyorum.
Yetim ve öksüzün hakkını gözeterek, yardımlaşmanın en güzel örnekleriyle bezenmiş oruçlu günler diler. Sıhhat ve afiyet temenni ederim.
Sevgi ve saygılarımla.