Sevgili okuyucularım. Yetim hakkı asla ve asla kolay kolay affedilmez. Yetim hakkı her şeyden önce gelir. Kim bir yetimin yüzünü güldürürse, Allah ona her türlü iyiliği sağlat. Yetim Hakkı Kim Müslümanların arasında bulunan bir yetimi alarak, yedirip içirmek üzere evine götürürse, affedilmeyecek bir günah (şirk) işlemediği takdirde, Yüce Allah onu mutlaka cennete koyar.
etimler toplumun emanetidirler. Yetimlere karşı alakasız kalmak, onları sevgisizliğin, güçsüzlüğün ve yalnızlığın kaderine terk etmek, topyekun herkesi sorumlu kılar. İslam’ın yetimlere karşı topluma tevdi ettiği bu görev pasif değil haddi zatında devletten ferde kadar uzanan, aksatılmadan her daim yürütülmesi gereken bir görevdir.
Nitekim bu hususta Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Müslüman toplum içinde en hayırlı aile yuvası, içinde bir yetimin barındırıldığı ve ona iyi davranıldığı yuvadır. Müslüman toplum içinde en kötü aile yuvası, bir yetimin barındırıldığı esnada ona kötü davranıldığı yuvadır.” (İbn Mace) Dinimiz yetimlerin küçüklüğünden yararlanarak malını yemeyi, onların hakkını ihlal etmeyi yasaklamıştır. Yetim hakkı yiyenler hakkında Yüce Rabbimiz, “Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar ve zaten onlar çılgın bir ateşe (cehenneme) gireceklerdir.” (Nisa, 10) buyurarak bizleri uyarmaktadır.
Yetimler hem şahısları hem de malları açısından velayet/koruma altına alınmıştır. Bu yüzden, Kur’an-ı Kerim’de yirmiden fazla ayette yetimlerden söz edilmiş ve onlara özel ilgi ve koruma gösterilmesi istenmiştir. Maun suresinde dini yalan sayanın yetimi itip kaktığını, yoksulu doyurmaya teşvik etmediğini, bu kişilerin gösteriş için namaz bile kılabileceklerini ancak en küçük bir yardımı bile men ettikleri belirtilmiştir.
Bir yetim yavrunun babadan anadan kalma malı bulunabilir. O takdirde bu yavruya ergenlik çağına girene kadar sahip çıkmak, malının yok olup gitmesini engellemek, onu himaye etmek gerekir. Şayet malı bulunmuyorsa, onun himayesi, babasının yokluğunu aratmamaya çalışmakla mümkün olur. Bunun ecri mükafatı da Rasulullah (s.a.v) ile birlikte cennette olmaktır. Hz. Peygamber (s.a.v) şahadet parmağı ile orta parmağını ayırıp göstererek: “Ben ve yetimin işlerini üstlenen, onların haklarına riayet eden kimse, cennette böylece beraber olacağız” buyurmuşlardır.