Zengin olmak, başa bela mı ?

 ‘Zenginin cenazesi kalabalık ama üzüntüsüz olur.’

Abone Ol

 ‘Zenginin cenazesi kalabalık ama üzüntüsüz olur.’ Bu söz Sydney Dobell’e ait. Tabi burada zenginden kastımız, mal varlığı ve paraları  oldukça fazla miktarda olan insanlar. Gerçekten de zengin insanların sahte dostları çok olur. Bu dostlar, kişiliklerden çok paraya değer verirler. Zenginlerin cenazelerinde bile paraları ön plandadır.  Aslında bu onlar için bir mutsuzluk kaynağı olmalıdır. Bazı zenginler de paranın mutluluk için doğru yol olmadığını alenen belirtmekteler.

   Varlıklı insanların mutsuzluk kaynakları gerçekten çoktur. Bu kaynaklar, çevreleri ile ilgili olabildiği gibi sağlıkları veya sevdiklerinin sağlıkları ile de ilintili olabilir. ‘Sakıp Sabancı’nın çocuğunun engelli olması veya Vehbi Koç’un şeker hastalığından dolayı çoğu şeyleri yiyememesi ’ örneklerinde olduğu gibi. Diğer insanlarla, sınıf farklılıkları yüzünden oluşabilecek uçurumlar da mutsuzluklarını perçinleyebilmekte. Bu insanların amaç edinme konusunda da sıkıntıları olabilmekte. Çünkü istedikleri çoğu şey ellerinin altında bulunmakta.

   Fazla zenginlik, insanın başına bela da getirebilmekte. Bazen yüklü miktarda para sahibi olmak demek, mutsuzluk manasına gelebilir. Çok para sahibi olmak demek, sürekli göz önünde olmak demektir; bu da rahatsız edici bir durum. Aynı zamanda bu insanların sevmeyenleri çetin ceviz olabilip, sayıca da fazladırlar.

   Zengin insanlar, her toplumda çok itibarlıdırlar ve ilgi görürler. Ancak bulundukları konumdan aşağı düşüşleri şiddetli olur. Düştüklerinde, sıradan hayata adapte olamayanlar oldukça fazla olup, kötüleşen durumları neticesinde hayatlarını kaybedenlere bile rastlanır.

MUTLULUK, PARANIN İÇİNDE GİZLİ DEĞİLDİR

   Fakir olmayı kimse istemez ama fakirlerin zengin olma arzusu, her zaman bulunur. Bu arzu, bazen tehlikeli bir hal alıp başa bela olabilir. Kısa yollardan zengin olma hevesi genellikle kanun dışı yollar ile giderilebilir. Bu girişim de ilgili hevese sahip kimselerin, hayatlarının sönmesi ile sonuçlanabilir. Genellikle bilinçsiz kimselerden bazıları, kısa yollardan zengin olmaya çalışır. Sadece bazı kimseler, kısa yoldan zengin olmayı legal yollardan başarabilmekte.

   Cimriliğe gelince; bazen cimrilik insanı zengin yapar ama, “‘Cimri insan dünyada fakirler gibi yaşar, ahrette zenginler gibi sorguya çekilir.’ (H.z. Ali)” sözü de hatırlanmalı. Bilindiği üzere, ölünce malımız ve mülkümüz bizimle gelmez. Ona göre hem yaşamayı bilmeli, hem de ölüme hazırlıklı olmalı.

   Aslında sermayesi mutluluk olan yani  küçük şeylerden mutlu olabilen kimseler, dünyadaki maddi ve manevi varlığı en fazla olan kişilerdir denebilir.

    İnsan, para için yaşamamalı, yaşamak için para kazanmalı. Az ile yetinmeyi bilen varlıksız  bir kimse, parası çok ama yetinmeyi bilmeyen insandan daha zengindir. Aşırı lüks yaşama hevesi bir nevi fakirliktir. Kendimize yetebilecek miktarda  para,  her zaman makbuldür. Parasızlık, içinde mutluluğu barındırıyorsa o, fakirlik değildir.

   Parasal açıdan üst tabakada yer alanlar, çoğunlukla herkesin dikkatini çekerler. İnsanlar onlara imrenirler. Oysa her zaman yukarılara bakacak olursak  boynumuz tutulur. Yeri geldiğinde kendimizden aşağılara da bakabilmeli. Bir atasözünde belirtildiği gibi; ‘Akıldan iyi zenginlik, sağlıktan kıymetli şey yoktur.’