Şanlıurfa'da Haziran ayından itibaren yükselen COVİD-19 vakaları, Temmuz'da tavan yaptı. Öyle ki, her gün yeni bir rekor kırıldı, günlük vakalar zaman zaman 300'ü aştı. Doğal olarak paniğe kapıldık, ikinci dalga dedik ama ikinci dalga henüz başlamadı.

Şanlıurfa'da Haziran ayından itibaren yükselen COVİD-19 vakaları, Temmuz'da tavan yaptı. Öyle ki, her gün yeni bir rekor kırıldı, günlük vakalar zaman zaman 300'ü aştı. Doğal olarak paniğe kapıldık, ikinci dalga dedik ama ikinci dalga henüz başlamadı.

    Şanlıurfa'da bir tanıdık geçen gün anlattı, "Baba-kız göz göze ama yan yana gelemiyor" diye. Düşünün, aynı evin içindeki kendi öz çocuğunuza sarılamıyorsunuz. Çocuğunuz size doğru gülerek koşamıyor. Kendinizi cüzamlı gibi hissediyorsunuz. Sevdiklerinizi tehlikeye atmak istemiyorsunuz ama içerideki "endişe" sizi içten içte bitiriyor. Çok dikkatli olmak zorundasınız çünkü bir hata bir hayata mal olabiliyor. Korku dolu gözlerle birbirinize uzaktan bakıyorsunuz... Tarif etmesi çok zor bir şey bu.

    Sadece Şanlıurfa'da değil, Türkiye'de hatta dünyanın birçok yerinde benzer durumlar yaşandı. İnsanlar hayatta kaldığı sürece sevdiklerini kendinden korumaya çalışıyor. Ölenler için zaten söylenecek bir şey bulunamıyor.

    Haziran ayında kısmi olarak başlayan normalleşme sürecinde artmaya başlayan vaka sayıları, Temmuz ayında rekor üstüne rekor kırdı. Valiliklerin açıkladığı karantina sayılarında her geçen gün artış yaşandı. Öyle ki, sadece Şanlıurfa'da karantina sayıları günlük 300'ü aşmaya başladı. 

    Çoğu kişi belki ikinci dalganın başladığını düşündü ancak nedeni bu değil. Aslında "Bana bir şey olmaz" düşüncesi kapladı sanki çoğu insanı ve buna göre bir umursamazlık hakimdi sokağa. Aksi halde bu kadar artışı başka ne ile anlatabiliriz.

   Gelinen noktada vakaların yeninden kontrol altına alındığı yönünde açıklamalar yapılıyor. Vakalar ne kadar kontrol altına alındı bilmiyorum ancak böyle giderse çoğumuzun kışı göremeyeceğinden korkuyorum. Lütfen biraz dikkat...