Bizler beşeriz, kuluz, şaşarız, hata yaparız ve günah işleriz... Dolayısıyla hiç kimse sütten çıkmış ak kaşık gibi değildir... Önemli olan toplum olarak her bireyin kendisine çeki düzen vermesidir ki herkes kendi günahlarını ve ayıplarını çok çok iyi biliyor... Dolayısıyla başkasının paçasına bulaşmış çamurdan bahsedeceğimize kaldı ki başkalarına çamur atacağımıza kendi paçamızdaki çamurları görmeli ve temizlemeliyiz…

Başkasının çukurunu kazacağımıza er ya da geç içerisine gireceğimiz kendi çukurumuz için âhiret azığımızı hazırlamalıyız… Falanca şöyle yaptı, böyle yaptı vs. gibi dedikodu ve gıybetlerden vazgeçelim asıl biz Allâh (c.c.) için ne yaptık! İnsanlığa ne gibi hizmetler verdik! Ardımız sıra bırakacağımız bir sadaka-i cariye’miz var mıdır? Bunun endişe ve telaşı içerisinde olup hem Allâh (c.c.)’ın rızasını kazanmak hem de âhiret azığımızı hazırlamak için riya’dan uzak salih ameller işlemeliyiz.

Toplumun düzelmesi her bireyin kendisine çeki düzen vermesiyle mümkündür. Her bireyin düzelmesi de ALLÂH (c.c.) korkusuna bağlıdır. Çünkü hadîs-i şerîf'te: "Hikmetin başı Allâh korkusudur" buyrulmaktadır. Dolayısıyla bir kimse gereği gibi Allâh (c.c.)’tan korkarsa ve haya ederse o zaman gereği gibi bir kul olacak, kullara zulüm etmeyecek, hak hukuklarına tecavüz etmeyecek ve kısaca insanlar kendisinden her yönüyle emân bulacak ve emin olacaktır. Aksine herkes o kimseden emân bulmayacak, emin olmayacak ve toplumun huzurunu kaçıracaktır…

Allâh (c.c.) korkusu deyip geçmemek lazımdır. Bugün toplumun/ümmetin düzelememesi/düzelmemesi ve başımıza gelen tüm bela ve musibetlerin temel sebebi gereği gibi Allâh (c.c.) korkusunun olmayışındandır. Çünkü Allâh (c.c.) korkusu emniyettir, güvendir, emândır ve eminliktir. Eğer bir kimsede Allâh (c.c.) korkusu yoksa ne yaparsanız yapın onun zihnindeki şeytani plan ve projelere engel olamazsınız ki fırsatını bulduğunda o şeytani fiillere başvuracak ve onu gerçekleştirecektir. Ama Allâh (c.c.) korkusu olan bir kimse yarın âhirette hesabını Allâh (c.c.)’a vereceğini ve buna mukabil ceza alacağını bildiği için bırakın o şeytani fiilleri yapmayı ona meyletmez bile…

Hülâsa: Toplumca/ümmetçe düzelmek ve başımızdaki bela ve musibetlerin def olmasını istiyorsak geliniz Allâh (c.c.)’tan gereği gibi korkalım, gereği gibi haya edelim, istiğfar edelim, tevbe edelim ve her türlü bela ve musibetlerden O’na sığınalım inanın ki her şeyimiz düzelecek, rahata çıkacak ve huzur bulacağız… Aksine imtihanlarımız her geçen zaman daha da çetin olacaktır… (Hâdimul-Kur’ân Murat Çiçek – 26/03/ 2020)