Urfanatik-Şanlıurfa’nın en önemli özelliklerinden biri de tarımdaki verimliliği oluyor. Oldukça bereketli topraklarıyla dikkat çeken kent son olarak GAP projesiyle daha da öne çıkıyor.
Verimli topraklarıyla tarımda fark yaratan Şanlıurfa’da gübreleme esnasında sıklıkla yapılan hatalardan biri de geleneksel gübre kullanımı olarak kayıtlara geçiyor.
Tarım ve Orman Bakanlığının daha önce buna yönelik çalışmalarının olduğunu ancak başarısız olduğunu, çiftçilerin geleneksel gübre kullanımından vazgeçmediğini aktaran Ziraat Mühendisi Mustafa Tay önemli uyarılarda bulundu.
Verimli toprakların yapılan yanlış gübreleme ile yıpratıldığını aktaran Ziraat Mühendisi Mustafa Tay çiftçilere ‘topraklarınızı tanıyın, neye ihtiyacı olduğunu bilin’ ifadeleriyle çağrıda bulundu.
Urfanatik mikrofonlarına konuşan Ziraat Mühendisi Mustafa Tay daha verimli topraklar için çiftçilere tavsiyelerde bulunuyor.
“TARIMIN BAŞKENTİ”
Ziraat Mühendisi Mustafa Tay Şanlıurfa için; "Güneydoğu bölgesinde gübre işi yapıyorum bizim bölgeyi biliyorsunuz tarımda maşallah Türkiye'de başkent diyebileceğimiz bir bölgedeyiz ama maalesef hala kendimizi geliştirmek zorunda olduğumuz birçok konu var. Ben gübreciyim ziraat mühendisiyim. Ben kendi konumunda yapılan büyük yanlışlardan bir tanesinden bahsedeceğim. Bizde ciddi anlamda bilinçsiz bir gübreleme var bölgemizde. Bununla ilgili gittiğimiz her yerde doğru gübreleme nasıl yapılır? Hangi ürünleri, hangi dönemlerde tercih etmeliyiz. Ben ürün isimleri firma isimleri belirtmeksizin yüzeysel söylüyorum gerekli bilgilendirmeleri yapıyoruz ama maalesef çiftçilerimiz bu konuda ısrarla hataya, yanlışa devam ediyorlar. Geriye dönük nasıl başladıysa bir kalıp var, bir çizgi var o kalıbın çizginin dışına çıkmıyorlar maalesef. Bununla ilgili çok çalışma yapmamız lazım. Biz klasik gübreler, kimyevi gübreler veriyoruz çiftçilerimize” ifadelerini kullandı.
“TEŞVİKLER, YÖNELİMLER, PRİMLER, DESTEKLER”
Ziraat Mühendisi Mustafa Tay ; “Devletimiz organik gübreler üzerine çok aşırı teşvikler, yönelimler, prim, destek, vesaire tarzı girişimler yaptılar ama çiftçilerimizi biz bu yöne maalesef yönlendiremiyoruz. Klasik kimyevi gübreler çatısından çıkartamıyoruz. Bir yerde klasik katı gübreleri kabul ediyoruz ama uygulamalardaki yanlışların önüne geçemiyoruz. Gerek tonaj olarak çok fazla veriyorlar gerek işte bizim bölgemiz tuzlu bir yapıya sahip, bazik özelliği yüksek olan toprak veya Ph seviyesine baktığınız zaman biraz daha bazik tuzlu diyebileceğimiz seviyede. Normalde bizim kalsiyum içerikli gübrelerden ciddi anlamda uzak durmamız gerekirken tam tersi kalsiyum içerikli gübrelere aşırı derecede daha bir ağırlık veriyoruz. Bunun yerine ben çiftçilerimize kalsiyum içerikli gübrelerden kullanmak yerine amonyum sulfata halk arasında şeker diye tabir edilen bir gübremiz var onu kullanmalarının topraklarımız için çok daha faydalı olacağını ön görüyorum. Bugün gübre kullanan bir çiftçi ile gübre kullanmayan bir çiftçi arasında verimde 350-400 kilograma kadar sadece gübrenin etkisi var. Verim de ciddi anlamda bir kayba sebep oluyor gübre kullanmazsa en büyük etkisi budur gübrenin” ifadelerinde bulundu.
“ÇİFTÇİLERİMİZ BEKLEDİĞİ KÂRLARA ULAŞAMADI”
Ziraat Mühendisi Mustafa Tay; “Hasar zamanında o günlerimizi çok ucuz fiyata sattık. Çiftçilerimiz gittiği anlamda beklediği kârlara ulaşamadılar, zarar etmediler ama bekledikleri emeklerinin karşılığını da alamadılar maalesef. Şimdi biz bugün 100 dönüm bir tarla ekeceğimiz zaman, takriben altı ve üstüyle beraber 80-90 kilograma yakın gübre kullanıyoruz. 100 dönüme vurduğumuz zaman 8-9 ton yapıyor. Siz bunun üstüne ne kadar gübre verirseniz paranızı çöpe atıyorsunuz. En büyük dezavantajı bu. Azotlu gübrelerde ciddi anlamda tuzluluğa sebep oluyor, toprakları çoraklaştırıyor. Kısa sürede biz buna etkisini görmüyoruz ama orta ve uzun vadeye baktığımız zaman her sene verimlerimizde ciddi anlamda bir kayıp gerilemeye sebep oluyor” dedi.
“BENİM TOPRAĞIMIN NEYE İHTİYACI VAR? BEN TOPRAĞIMA NE VERMELİYİM?”
Toprak tahlilinin öneminden bahseden Ziraat Mühendisi Tay; “Bizim tarlada ürünlerde kullandığımız gübrenin bir kısmı çözünüyor, toprağa gidiliyor, bir kısmı bitki bünyesine alıyor, bir kısmı gaz formuna geliyor buhar oluyor, bir kısmı da suyla yıkanıyor gidiyor. Bizim toprağın içinde kalan kısmı derinliğe iniyor ve belli bir süreden sonra birikiyor. Buharlaşmayla beraber tüp olarak bir dana toprağın yüzeyine çıkıyor. Bu oran ne kadar çok yükselirse bizim verimlerde kaybımız o kadar daha fazla oluyor. Bunun bir şekilde önüne geçmemiz için dengeli gübreleme yapmamız lazım. Bunun önüne geçebilmek için bir ara devletimiz, Tarım Bakanlığı, toprak tahlili üzerinden destekleme modeli getirdi ama bizim toprak tahlili yapan arkadaşlarımız işi hakkıyla yapmadığı için ya da çiftçilerimiz numunelerimizi formata uygun bir şekilde almadığı için sağlıklı bir analiz yapılmadı. Çiftçilerimizin en başta gübreleme yapmadan önce yönetmeliğe uygun bir şekilde, düzgün bir şekilde, topraklarından toprak numunesi alıp gidip onu sağlıklı bir yerde, işini güzel bir şekilde yapan toprak analiz laboratuvarlarında analizini yaptırıp önce bir toprağını tanıması lazım ‘benim toprağımın neye ihtiyacı var? Ben toprağıma ne vermeliyim? ‘ demesi lazım rastgele bir gübreleme yapmaması lazım oradan çıkan reçeteye göre hangi elementten ne kadar ölmesi gerekiyorsa onun bir farkına varıp, bilgisini alıp ona göre uygulamasını lazım” sözlerini sarf etti.