Belki de her şey sevmeyi unutmakla başladık

Belki de her şey sevmeyi unutmakla başladık

Sonra unuttuk işte

Yaşamayı unuttuk,

Nefes almayı unuttuk

Adaleti unuttuk

Kul hakkını unuttuk

Ve bir gün geldi

İnsan olduğumuzu da unuttuk biz

Nasıl mı ?

Görüyoruz ki sıradan insanlara "yasak" olanların, büyük adamlara "yasal" olmasındaki kural bu dünyada hiç değişmedi.

Zalimin kanunu. Mazlumun kaderi oldu.

O yüzden zalimlerin iki eli cebinde. Mazlumların iki eli hep dizinde.

Son dönemlerde elleri cebinde merdiven yürüyen yada yürütülen öyle çok ki.

Artık insanlar birbirinin hayatına hayat katmayı kendine yediremiyor. Ne bulursa kendi yiyor. Bulamazsa birilerinin hakkını yiyor.

Hatta öyle bir duruma gelindi ki iyilikler bile kötülüklerden korkar oldu. O da yetmedi insanlık ayaklar altında dolaşıyor artık.

Bu yüzden insan hayata düşe kalka yürür oldu.

Kırıla kırıla büyür oldu.

Ne vefası kaldı insanların ne duası

Ne de insanın insana sevgisi.

Kısacası unuttuk bütün güzellikleri

Tamam!

Belki zor da olsa içini de acıtsa zaman geçer.  Hayat da devam eder. Ama biz hep ödünç kelimelerde ararız kendimizi. 

Hep olur olmaz kelimelerle anlatırız içimizden geçenleri.

Yani bir türlü beceremeyiz sadece bize ait kendi cümlelerimizi.

Hep ısmarlama ve geçiştirerek yaşarız hayatımızı.

Bir türlü gelmeyiz gerçeğin o kalın çizgisine

Yetmedi !

Garip bir zamana doğru hızla adımlarımızı atarız istemesek de.

Yine sözler insafsızca talan edilir. Hatta anlamlara hiç kimse dokunmaz.

Oysa para ve güç kazanmaktan daha güzel şeyler de var hayatta.

Örneğin;

Gönül kazanmak

Dua kazanmak

Sevap kazanmak

Tebessüm kazanmak

İlim kazanmak

Şeref kazanmak

İyilik kazanmak

Ve elbette insan kazanmak ve iyi insan olmak.

Var mı ki iyi insan olmaktan daha büyük apolet