Sosyal medya kullanımı çok aktif kullanıldığında gençler üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceği gibi bir de gençleri uçurumun eşiğine getirebileceğine değinen psikolog Nur Sena As: “Sosyal medya gençleri nasıl etkiliyor, sosyal medya bilinçli kullandığında olumlu etkilerken, bilinçsiz kullanıldığında olumsuz etkiliyor, peki bu olumlu etkileri nelerdir; gençler orda daha özgür oldukları için kendilerini daha iyi ifade edebiliyor, daha özgür alanları vardır aynı zamanda kariyer planlarını daha doğru bir şekilde yapabiliyorlar. Bilgiye daha hızlı ve kolay bir şekilde ulaşıyorlar, bir araştırma yapacakları zaman en doğru ve geniş bir literatüre sahip oluyorlar olumsuz etkileri ise; gençler burada çok vakit harcadıkları için bağımlılık olabiliyor, zaman kaybına yol açıyor, eğitimin aksaması ile beraber başarısızlık getirebiliyor.”
“SOSYAL MEDYADA GÖSTERİLEN HAYATLAR GERÇEK Mİ?”
Sosyal medyada yaratılan hayatların sadece kişilerin kendilerini görmek istedikleri hayatlar olduğunu ifade eden As: “Gençler aynı zamanda yanlış grupların içine girebiliyor nefret söylemleri ve siber zorbalığa yol açabiliyor, mesela sosyal medyada çok mutlu hayatlar varmış gibi göründüğü için, kişi kendi mutsuzluğunu sadece kendisinin mutsuz olduğunu düşünüyor ve buna uyum sağlamada zorlanıyor çünkü öyle gösteriyor aynı zamanda orada yatılan bir estetik algısı var neden böyle güzel değilim neden ben böyle yakışıklı değilim diyorlar buda kişide kişinin kendisine olan saygısında zedelenmeye yol açıyor.
“BU HASTALIĞA DİKKAT!”
Çağımızda teknolojinin hızla gelişmesi, sosyal medyanın bilinçsiz kullanımı ve dijital araçların yaygınlaşmasıyla birlikte teknoloji bağımlılığı şekil değiştirerek hayatımıza bazı hastalıkları da getirebileceğini ifade eden psikolog As: “ Günümüzde sıklıkla karşılaştığımız ‘Fire of misk aut’ olanı biteni kaçırma korkusu diye Türkçeye çevriliyor nedir bu korku, belirtileri nelerdir, kişi uyanır uyanmaz gözü yarım yamalak açıkken bile telefonu eline alır sosyal medyada gezinmeye başlar neler olmuş, yenilikler neler, kaçırdığı bireyler var mı ona bakar sürekli günceller, maillerine girip kontrol eder, bildirimler nerden gelmiş, o ne yapmış bu ne yapmış bunları merak eder, kaçırmak istemez kaçırınca kendini kötü hisseder bu yeniliklere aynı zamanda kişi dışarı çıktığında yanında şarj makinesi ya da powerbank taşır bunlara karşı önlem alır. Çünkü o yenilikleri kaçıracağından korkuyor peki bıraktığında telefonu ne oluyor yoksunluk belirtileri ortaya çıkıyor tıpkı bir bağımlı gibi huzursuz oluyor, agresif oluyor, odaklanmada güçlük çekiyor, sinirli oluyor, öfkeli oluyor ve dikkati dağınık oluyor çözüm yolu olarak da kendi başına bunu aşamıyorsa bir psikoterapi desteği alabilir aynı zamanda eğer kendi başına mücadele etmek istiyorsa da o sosyal medyaya ayırdığı alanı farklı şeylerle doldurmaya çalışabilir.
“SOSYAL MEDYA YERİNE BUNLARI YAPIN”
Sosyal medya başında harcanan zamanın sadece insanlar için zaman kaybı yaşatacağını ve insanları agresifleştirdiğini ve ailelere bazı tavsiyelerde bulunan As: “ Sosyal medya da geçirilen zamanlarını değerlendirip farklı aktiviteler yapabilirsiniz. Doğa yürüyüşleri olabilir dışarı çıkabilir arkadaşlarıyla vakit geçirebilir bunları hayatlarına ekleyerek bu sosyal medya açığını doldurabilir.” dedi.
“ÇOCUĞUNUZA O GÜVENİ VERİN”
Ebeveyinlerin çocuklarıyla iç içe olması gerektiğini ve çocuklarının başka hayatları merak etmemesi için anne ve babaya büyük roller düştüğünü ifade eden psikolog Nur Sena As: “Ailelere buradan önerim ve tavsiyem şudur aileler bu online eğitimin artmasıyla beraber çocukların bilgisayarda veya sosyal medyada geçirdiği süre artış gösteriyor ve kontrol edilemez bir hale geliyor burada aile ya diyor ki ‘hiçbir şekilde sana vermeyeceğim’ sosyal medyaya girmeyeceksin yada tamamen serbest bırakıyorlar yani iki uç var biz burada orta yolu bulma taraftarıyız, çünkü teknoloji dünyasındayız ve teknoloji kaçınılmaz bir alan çocuk ister istemez girecek fakat oraya girerken güvenli bir şekilde girmesini sağlamamız gerekiyor bakım verenler olarak çocuğa kontrollü bir şekilde girmesini sağlayacağız. Yani süre sınırı olacak ve içeriği kontrol etmemiz gerekiyor ve bunu unutmamalıyız ki çocuğa o güveni vermeliyiz. ‘Ne olursa olsun gel bana anlat söyle bir sorun yaşarsan ben buradayım sana destekçiyim o sorunlarını çözebilirim bu güç bende var senle beraber bunu aşabiliriz’ bunu çocuğa aşılamak lazım ki çocuk çünkü o an o durumu işin içinden çıkılamaz gibi görünüyor dünyası başına yıkılıyor. Halbuki bizim için çok kolay sorunlar ve aşılabilecek sorunlar bu güveni onlara vermeliyiz ki bize içlerini açabilsinler bu güveni verdikten sonra süre sınırı ve içerik kontrolünü sağlanması gerekiyor böyle yapan ebeveynlerde şöyle bir şey gözlemlenmiştir. Çocuklar daha az bağımlı olmuştur ve çocuklar derslerinde daha başarılı oluyorlar bu güven aşılandığı için aynı zamanda kötü içeriğe daha az maruz kalıyorlar ve siber zorbalığa karşı ne uyguluyorlar nede uygulanmasına izin veriyorlar.
ÖZEL HABER: KADER TOPAL