6 Şubat 2023 tarihinde Türkiye’yi derinden sarsan Kahramanmaraş merkezli iki deprem meydana geldi.
‘Asrın Felaketi’ olarak nitelendirilen ve Şanlıurfa dahil 11 ili etkileyen 7,7 ile 7,6 büyüklüğündeki depremler, 53 bini kişiyi yaşamından etmişti.
Söz konusu depremlerin yaraları halen sürerken; depremlerin ikinci yıl dönümü nedeniyle Kentsel Dönüşüm Uzmanı Zeki Yıldırım, yazılı basın açıklaması yaptı.
Şanlıurfa’nın birinci derece deprem kuşağında yer almadığını ancak bölgedeki fay hatları nedeniyle kentin risk altında olduğunu vurgulayan Yıldırım, riskli binaların tespit edilmesinin büyük önem taşıdığını kaydetti.
“DEPREM ENGELLENMESİ İMKANSIZ BİR DOĞA OLAYIDIR”
Yıldırım, depremin engellenmesi imkansız bir doğa olayı olduğunu hatırlatarak, alınacak tedbirler ile depremin yıkıcı etkilerinin ortadan kaldırılabileceğini ifade etti.
Yıldırım, yaptığı yazılı basın açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“6 Şubat 2023’te meydana gelen ve ülkemizi derinden sarsan Kahramanmaraş merkezli depremlerin yıl dönümünde, hayatını kaybeden vatandaşlarımızı rahmetle anıyor, yakınlarını kaybeden ailelerimize ve milletimize bir kez daha başsağlığı diliyorum.
Bu büyük felaket, hepimize, doğal afetlere karşı daha hazırlıklı ve dirençli bir yapılaşmanın hayati önem taşıdığını bir kez daha gösterdi.
İlimiz Şanlıurfa da 6 Şubat depremlerinde etkilenen iller arasında yer aldı. Şehir genelinde yaşanan hasarlar ve can kayıpları, depreme hazırlıklı olmanın ne denli önemli olduğunu bizlere gösterdi. Her ne kadar Şanlıurfa, Türkiye’nin birinci derece deprem kuşağında yer alan illerinden biri olmasa da bölgedeki fay hatları ve çevre illerde meydana gelebilecek büyük depremler, kentimizi risk altında bırakmaktadır. Bu nedenle, Şanlıurfa’nın mevcut yapı stokunun gözden geçirilmesi, riskli binaların tespit edilerek güçlendirilmesi ya da uygun şekilde yenilenmesi büyük önem taşımaktadır.
Deprem engellenmesi imkansız olan bir doğa olayıdır! Ancak alınacak mühendislik tedbirleri ile depremin yıkıcı etkileri ortadan kaldırılarak sıradan bir doğa olayına dönüştürülebilir.
Deprem kuşağında yer alan ülkemizde, bilim ve mühendislik ilkelerine uygun şehirler inşa etmek, olası afetlerin yıkıcı etkilerini en aza indirmenin en önemli adımıdır.
Bu doğrultuda;
Depreme dayanıklı yapı tasarımı, modern mühendislik teknikleriyle inşa edilen ve zemin etütleri detaylı şekilde yapılmış binaların yaygınlaştırılması,
Mevcut yapı stokunun incelenmesi, riskli binaların belirlenerek kentsel dönüşüm çalışmalarıyla güvenli hale getirilmesi,
Denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi, yapı üretim sürecinde bilimsel standartlardan taviz verilmemesi,
Şehir planlamasında zemin etüdüne dayalı kararlar alınması, fay hatları ve riskli bölgelerde yapılaşmanın kontrol altına alınması,
Afet bilincinin artırılması, toplumun deprem konusunda bilinçlendirilmesi ve afet anında doğru hareket etmeyi öğrenmesi,
Afet yönetim sistemlerinin güçlendirilmesi, olası depremler sonrası hızlı müdahale edilebilecek lojistik ve altyapının geliştirilmesi.
gibi önlemlerin hayata geçirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Şanlıurfa’nın depreme karşı dayanıklı, dirençli bir şehir olması için; başta biz Mühendis, Mimar ve Şehir plancıları olmak üzere yerel yönetimler, ilgili kamu kurum ve kuruluşları, akademik çevreler, sivil toplum kuruluşları, Meslek Örgütleri ve vatandaşlar olarak tam bir işbirliği halinde çalışarak üzerimize vazife olan sorumluluğumuzu yerine getirmek zorundayız. Yaşadığımız bu büyük felaketten ders alarak, bilim ve mühendislik rehberliğinde güvenli şehirler inşa etmek ve bu bilinci toplumun her kesimine yaymakla hepimiz yükümlüyüz.
Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımızı bir kez daha saygıyla anıyor, yaralılara sağlık, depremzede kardeşlerimize güç ve sabır diliyorum. Daha güvenli yarınlar inşa etmek için, hep birlikte çalışmaya devam edeceğiz.
Daha Güvenli Bir Gelecek İçin Deprem dirençli şehirler yaratmak mümkün! Unutmayalım; “deprem öldürmez, riskli bina öldürür”