Şanlıurfa'da yerel basının şu sıralar yeniden kurulacak olan siyasi düzene ayak uydurmak adına ve birilerine yaranmak adına eline aldığı ama ucu olmayan kör kalemiyle silahşorlük yapıyor. Silahşor diyorum çünkü para veren kesimlerin...

Şanlıurfa’da yerel basının şu sıralar yeniden kurulacak olan siyasi düzene ayak uydurmak adına ve birilerine yaranmak adına eline aldığı ama ucu olmayan kör kalemiyle silahşorlük yapıyor.

Silahşor diyorum çünkü para veren kesimlerin haberleri baş tacı ediliyor vermeyenlerde topa tutuluyor.

Çok ayıp çok…

Toplumun temellerinin sallandığı, çirkin iftira ve kumpasların havada uçuştuğu bu süreçte basının buna alet olması rezaletin boyutlarını ortaya koyuyor.

“Al bu haberi yayımla, senle anlaşmamız var, gönderdiğimiz her haberi yayınlamak zorundasın!”

Bu cümleler havada uçuşurken herkes de alacağı birkaç kuruşun hesabını yapıyor. (Reklam ve tanıtım noktasında anlaşmalarını yapan meslektaşlarımıza saygı duyuyorum ve duymak zorundayım da.)

Ancak basın mensuplarının hesaba katmadıkları bir konu var; o da seçim sürecinden donra kurulacak yeni düzende yine herkesin yüzüne bakacak olanın kendileri olması.

Tabi kimileri o kadar kıvrak bir omurgaya sahip ki her iki kutbu da sağalama almış. Yağmur nereye tarla oraya stratejisini uyguluyor.

Ha bir de bu var; seçim öncesinde ortaya çıkan ve sonrasında kaybolan fatura avcıları…

Peki, bu arada o meşhur dernek ve cemiyetler ne yapıyor? Onu da sorgulamakta fayda var…

Sanırım Urfa’da gazete başına bir dernek bulunuyor. Bunlar basamak atlamak ve protokolde yer almak için kurulan tabelalardan ibaretler… Zaten protokolde hep hayallerinde kalıyor ya, neyse…

Kendi kongresini bile yapamayacak kadar aciz ve vizyonsuz derneklerden bir şey beklemek zaten hatadır.

Derneklerin yanında bir de 25-30-35 yıldır gazetecilik yaptığını iddia edenler var. O ceplerinde parayla satın aldıkları ama taşımaya kilolarının yetmediği sarı basın kartlarıyla gezen kerkerreler…

Sadece uyuyorlar ve safların belirginleşmesini bekliyorlar. Tıpkı Aslanda arta kalacak olan sakatatları yemek için bekleyen leş kargaları gibi…

İnsanların özel hayatına müdahale edilirken ve üstelik bunlar başkalarını yönlendirmesi ile yapılırken,

Basının birilerine uşak edilmeye çalışılması ve buna karşı duranların da ezilmeye çalışılması gibi olaylar vuku bulurken safların belirginleşmesini beklemek sizce ne kadar ahlaki ve vicdanidir.

Tabi sizler kurduğunuz guruplarda kimden ne alacağınızın hesabını yaparken kaybolan vicdan ve ahlakınızı unutuyorsunuz…

Elinizi vicdanınıza koyun ve gazeteciliğe yapışan bu sülükleri temizlemek için temizlenin…