İnsan çocukluğunun en güzel anılarını, hatıralarını aklına getirdikçe o günlere nasılda özlem duyar.

İnsan çocukluğunun en güzel anılarını, hatıralarını aklına getirdikçe o günlere nasılda özlem duyar. Siyah önlüklerimiz, beyaz dantelli yakalarımızla ve boynumuza astığımız silgiyle okula giderdik. Şimdiki gibi ne servis ne de annemiz veya babamız okula götürürdü. Mutluyduk. Hatta bazen seke seke giderdik. Heyecanla koşardık. Caddelerde tak kurulup şenlik havasındaydı her şey. Hatta pencerelerimiz tahtadan ve camları macunla tutturulmuştu. Ve biz bu macunları elimizle kaldırmayı bile çok severdik. Şimdi bakıyorum çocuk okula giderken sanki zorla gidiyormuş gibi. O neşesi, eğlencesi yok sanki. Anne baba dersen hep emniyet görevi görür durumda. Zaman mı kötü acaba yoksa insan mı kötüleşti. Bilmiyorum ama galiba biz eskiden daha çok güzeldik. Öyle güzeldik ki imkanlar yoktu ama ağız tadı vardı.

Örneğin;

Ekmeğe salça sürüp sokakta oynayan çocuklardık. Yada ekmeğin içine toz şeker annelerimiz koyar öyle karnımızı sokakta doyururduk. Çünkü sokaklar emniyetliydi. Ve herkesin çocuğu bir birine emanetti.

   Bezden yapılan bebeğimiz, telden yapılan arabalarımız vardı. Onlarla oynamak bizim için en güzel mutluluktu. Şimdiki gibi bilgisayar cep telefonu vs yoktu ama gerçekten biz çok mutluyduk.  Belki çocukken hemen büyümek isterdik. Ama bu hayatın zorluklarını görünce şimdide keşke hep çocuk kalıp geçmişe dönmek istiyoruz .Ama çok geç artık. Üstelik bizler bu güzellikleri yok ettik. Hem de kendi ellerimizle ve kendi yaptıklarımızla. Tamamen esas suçlu bizi. Çünkü öz değerlerimizden olduk. Çünkü her şeye meta odaklı baktık. Çünkü yaşam savaşında maneviyatı ve kanaati bırakıp doymak nedir bilmedik. Gemisini kurtaran kaptandır düşüncesiyle altta kalanın canı çıksın dedik. Ve biz kendi ellerimizle kendi kendimize yazık ettik. Sadece kendimize mi tabi ki hayır. Gelecek dediğimiz çocuklarımızın geleceğini yok ettik.

   Düşünün kışın yanan sobanın yanında oturup sohbetler edilirdi. Yer sofrasına bütün aile oturup yediğimiz yemeğin tadını alırdık. Şimdi odalar çok ve herkes yalnız. Aynı evin içinde bir birinden uzak ve kendi dünyasında. O yüzden aile olmayı unutup kendi başına takılıyor. Bu yüzden diyorum ki; Biz eskiden daha çok güzeldik.

   Sözün özü ;Değerlerimizin hatırlandığı, o güzelim günlere dönüşün görüldüğü, insana insanca muamele edildiği, hak, hukuk ve adaletin sağlandığı, Aile kavramının tekrar hatırlandığı, Uğurların, Şeymaların ve Ahmetlerin tekrar sokaklarda korkusuzca oynayabileceği bir ortamın oluşması dileğiyle sağlıklı günler diler saygılar sunarım.