\nDabakhane Çarşı Şeyhi Şeyh Muhammet Türbesi - Kelleçi Çayı- Kuşçu Pazarı- Hafız Şeyh Muhammet Selim...

ŞEYH MUHAMMED:

Dabakhane camii yanında bulunan Dabakhane kahvesinin önündeki havuzun altında bir türbe olduğu söyleniliyordu. Bu havuzun yeri kazıldı ve gerçekten de içinde yıkılmış bir türbe kapısı üzerinde bir kitabe bulundu. Bu kitabede şunlar yazılı idi:

Ahî evrân saliklerinden işte birisi Bu câ-yı bekada cesedi etdi mukayyed Vaktiyle ona kubbe binâ olmuş iken gör Hedm olmağa yüz etmiş idi kıldı mücedded. Tabakhânenin ustâdları birbirin el-Hak, Yek dil olup âsâr-ı cemîl üzre müekked. Revhânîyeti bakî ola bânîlerin heb, Zill encümen ola sâyesi Ya Rab müebbed. “Hamden” çıkuben söyledi târîhini Sânî

Pek oldu güzel bu medfen-i Şeyh Muhammed

Fi sene 1267 zilkade 7

Burada da Şeyh Muhammed adında bir çarşı ağası veya bugünkü deyimle dernek başkanı diyebileceğimiz bir zat yatmaktadır.Türbenin tamir tarihi hicri 1267, miladi 3 Eylül 1851’dir. Bir Mevle-

vi dervişi olan Şair Sanî’nin (1783–1852) türbe taşına yazdığı kitabe ile bu zat hakkındaki bilgilere ulaşıyoruz. Türbenin üzerindeki bu  havuz, Urfalı bir hayırseverin yarıdımıyla ve yine Urfalı değerli

araştırmacı yazar Mehmet Oymak ve Mimar Cevher İlhan‘ın rehberliğinde eski havuzun yerinde, 2004 yılı içerisinde yeniden güzel bir tarzda yaptırıldı.

 

HARTAVİZADE ŞEYH MUHAMMED SELİM HAFIZ

EFENDİ (1785–1860)

Hartavizade Muhammed Selim Efendi 1785 senesinde Urfa’da Meşarkıye mahallesinde Çiftehan mevkiinde ve Dabakhane ile Çiftehan arasında Hamud’un tetirbesinde (çıkmaz sokağında) haremli büyük bir evde doğdu. Bu evde hayatının sonuna kadar oturdu. Kendisi Hartavilerden olup ataları Yavuz Sultan Selim Han zamanında Orta Asya’dan gelmiş bir Türk ailesindendir.309 Hartavî ke-

limesi eskiden sipahilerin giydikleri yuvarlak keçe külahın adıdır.310 Babası Hacı Hüseyin Efendi, annesi Hatice Hanım’dir. İlim tahsilini zamanın büyük ve meşhur âlimlerinden Besni’li Hacı İb- rahim Efendi’den (ö.1851) Rızvaniye (Rıdvaniye) medresesinde tamamladı. Bu arada Kur’an-ı Kerim’i de ezberleyerek hafız oldu311 .Mevlana Halid-i Bağdadî (k.s.) 1805 de Bağdad Süleymani-

ye’den Hac farızası için yola çıktığında, Urfa’ya da uğramış ve bir müddet Halilürrahman zaviyesinde kalmıştı. Bu sırada Muhammed Selim ve arkadaşı Yahya Efendi tahsil görüyorlardı. Mevlânâ

Halid, Yahya Efendi’ye:

— Arkadaşın Muhammed Selim Hafız yakında bana tabi ola-

caktır, demişti.312

Mevlânâ Halid (k.s.)’in bu kerameti çıkmış ve Mevlânâ Halid Bağdadî 1811 senesinde Hindistan Delhi’den büyük bir mürşid-i kamil olarak, Bağdad Süleymaniye’ye geri döndüğünde, Süleyma- niye’de bir zaviye yaptırmış ve irşadla meşğul olmaya başlamıştı. Bu tarihlerde Hartavizade Muhammed Selim Hafız Efendi de Urfa’dan Süleymaniye’ye gelerek, Mevlânâ Halid (k.s.) hazretlerine intisab etti313. Bu sırada Mevlânâ Halid, Muhammed Selim Efendi-

ye:

—Ey Muhammed Hafız! Arkadaşın bana tabi olacağını söylemedi mi? Muhammed Selim Hafız da;

—Evet, diyerek, o büyük zata hürmet gösterdi.

Muhammed Selim Efendi Süleymaniye ve Bağdad’da Mevlânâ Halid-i Bağdadî’nin yanında 1812 senesinde seyr u sulûkünü tamamladı. 1812 tarihinden itibaren Mevlânâ Halid (k.s.)’ın mutlak halifesi oldu. O artık âlim, fazıl, amil, veli, mürşid, maneviyat sahibi, insanların önderi büyük bir Nakşibendî halifesi idi. Mevlânâ Halid (k.s.), Hartavizade Muhammed Selim Efendi’ye (k.s.) hilafet verip, kendisini Urfa’da irşadla görevlendirince, ona

şöyle dedi:

—Ey Hafız, sana günde kaç kuruş yeter? Diye sorduğunda, Muhammed Selim Efendi:

—Ben fakire elli kuruş yeter. Diye cevap verdi. Mevlânâ Halid (k.s.) da:

—Hafız, oturduğun örtüyü kaldır. Altında elli kuruş görürsün,

onu al, ihtiyaçlarına harca dedi.Gerçekten her sabah namazından sonra minderinin altından elli

kuruşu alır ve ihtiyacını bu parayla görürdü. Mevlânâ Halid hazretleri, Hartavizade Hafız Muhammed Selim Efendiyi halife olarak bıraktığında, hayatta oldukça Urfa’da irşad görevinin kendisinde

olduğunu bildirmiştir. Hatta kendi halifelerinden bile biri Urfa’ya gelse, irşad görevinde bulunamayacağına dair bir yazı da yazıp, Hafız Efendiye vermişti.Mevlânâ Halid kendi tacını Muhammed Selim Efendiye verdiği gibi, İmam Rabbani Ahmed Faruk-ı Serhendî (k.s.) hazretlerinin

elbisesini de ona ihsan eylemiştir.

Mevlânâ Halid (k.s.), Hartavizade Muhammed Selim Efendi’ye (k.s.) hilafet verip, kendisini Urfa’da irşadla görevlendirince, ona şöyle dedi:—Ey Hafız, sana günde kaç kuruş yeter? Diye sorduğunda,

Muhammed Selim Efendi:

—Ben fakire elli kuruş yeter. Diye cevap verdi. Mevlânâ Halid (k.s.) da:

—Hafız, oturduğun örtüyü kaldır. Altında elli kuruş görürsün, onu al, ihtiyaçlarına harca dedi.

Gerçekten her sabah namazından sonra minderinin altından elli kuruşu alır ve ihtiyacını bu parayla görürdü. Mevlânâ Halid hazretleri, Hartavizade Hafız Muhammed Selim Efendiyi halife olarak bıraktığında, hayatta oldukça Urfa’da irşad görevinin kendisinde olduğunu bildirmiştir. Hatta kendi halifelerinden bile biri Urfa’ya gelse, irşad görevinde bulunamayacağına dair bir yazı da yazıp,

Hafız Efendiye vermişti.Mevlânâ Halid kendi tacını Muhammed Selim Efendiye verdiği

gibi, İmam Rabbani Ahmed Faruk-ı Serhendî (k.s.) hazretlerinin elbisesini de ona ihsan eylemiştir.

Kaynak : Mahmut Karakaş Urfa da Tasavvuf İzleri Kitabı