Göbeklitepe kazı alanında çıkarılan buluntuların tarihi oldukça eskiye gitmesine rağmen, bu tarih 600.000 yıl önce primatların ilk defa bazı araçları kullanmaya başlamasının yanında oldukça yenidir. Göbeklitepe'deki buluntuları...
Göbeklitepe kazı alanında çıkarılan buluntuların tarihi oldukça eskiye gitmesine rağmen, bu tarih 600.000 yıl önce primatların ilk defa bazı araçları kullanmaya başlamasının yanında oldukça yenidir. Göbeklitepe’deki buluntuları dini inançların ne kadar eskiye dayandığını gösterse de, inancın insanlık tarihi kadar eski olduğunu söylemek çok büyük bir yanlış olacaktır. İnsanların evrimsel açıdan gelişmeleri ve “din” olarak adlandırılabilecek bir kavram oluşturup ibadet etmeye başlamaları insanlık tarihinde oldukça yenidir. Ve bu noktaya gelinmesi yüz binlerce yıl almıştır. Bu sürecin başladığına dair en büyük kanıtlardan biri de Göbeklitepe kazı alanıdır.
Göbeklitepe tapınağı tarih olarak oldukça eskilere dayandığından, alan oldukça iyi korunmuş olduğundan ve taşlardaki kabartmalar halen anlaşılır olduğundan dolayı bize birçok bilgi ulaştırmıştır. Göbeklitepe’nin bulunduğu coğrafya Mezopotamya olarak nitelendirilmiştir ve tarih boyunca pek çok uygarlığın doğuş ve çöküşüne tanıklık etmiştir. Ayrıca oldukça kritik ve merkezi bir noktada bulunmaktadır. Bu nedenden dolayı da Göbeklitepe tapınaklarındaki öğelerin başka kültürleri etkilemesi de kaçınılmaz olmuştur. Güneş ve ay sembolleri Göbeklitepe tapınaklarında olukça sık görülen sembollerdir. Aynı sembollere ilerleyen zamanlarda Mısır tapınaklarında da çok yoğun bir şekilde rastlanmaktadır. Ayrıca taşlarda bulunan şekillerden ve işlemelerden tapınakta gök tanrılarına yönelik ritüellerin yapıldığı sonucu çıkarılmaktadır. Sümer uygarlığının da aynı şekilde An adında bir gök tanrısı bulunmaktadır. Dolayısıyla Göbeklitepe’deki buluntuların zamanında birçok farklı kültürü etkilemiş olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
Göbeklitepe’nin kültürel açıdan etkilemiş olduğu tek uygarlıklar Sümer ve Mısır değildir. Coğrafi açıdan bakılığında etkilemiş olması çok zor, hatta imkansız gözükse dahi Göbeklitepe buluntularının Maya kozmolojisi ile de yakından ilgisi bulunmaktadır. “H” simgesi Maya kozmolojisinde oldukça geniş bir yer tutmaktadır. Bu sembol özel olarak tasarlanmıştır ve iki zıt gücün savaşması- yaratım için bir araya gelmesi benzeri anlamlar taşımaktadır. Bu anlamlar aynı zamanda “H” simgesinin Göbeklitepe’deki tapınaklardaki olası anlamlarına işaret etmektedir. İnanması zor olsa dahi aralarında hem oldukça uzun bir zaman hem de mesafe bulunmasına rağmen Göbeklitepe’deki tapınakların ve türevlerinin Maya kültürünü etkilemiş olması oldukça olasıdır.
Göbeklitepe’nin tarih boyunca diğer uygarlıklara yaptığı etkiden bahsederken yok olmuş olan eski uygarlıkların yanında daha güncel medeniyetlerden de bahsetmek mümkündür. Bu konuda verilebilecek en belirgin örneklerden bir tanesi de Göbeklitepe-Türkiye ilişkisidir. Göbeklitepe’nin coğrafi olarak şu anki Türkiye sınırları içerisinde bulunduğundan ve tapınak içerisinde kullanılan pek çok gökyüzü cismi kabartması-işlemesi bulunduğundan daha önce bahsetmiştik. Türkiye dışında Moğolistan ve Göktürk kültüründe de sıklıkla karşımıza çıkmakta olan Kün-Ay sembolleri Göbeklitepe’deki tapınakta bulunan Güneş-Ay sembolleriyle tıpa tıp aynıdır. Günümüzde bayrağımızda bulunan ay ve yıldızın da aynı kökenden geldiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Coğrafi olarak bu kadar yakın olan medeniyetlerin kültürlerinde aynı sembollere yer vermiş olmaları elbet ki tesadüf değildir ve orijini Göbeklitepe’deki tapınaklara kadar dayandırılabilir.