Yaşam yükümüzün ağırlaştığı bu günlerde bazı kavramlar da önem kazanmaya başladı. Bunlardan biri de 'gülmek” tir. Bu kelimenin ağır yaşam koşullarında; önem kazanan iletişime, bireysel gücün farkına varılmasına ve bu gücün...

Yaşam yükümüzün ağırlaştığı bu günlerde bazı kavramlar da önem kazanmaya başladı. Bunlardan biri de “gülmek” tir. Bu kelimenin ağır yaşam koşullarında; önem kazanan iletişime, bireysel gücün farkına varılmasına ve bu gücün kullanılmasına katkı sağladığı dikkate alındığında önemi daha da anlaşılmaktadır.

Gülmenin şekillerini de oluşturmuşuz yaşarken. Bıyık altından gülmek, kesik kesik gülmek, kıs kıs gülmek, katıla katıla gülmek, kahkaha atmak, acıya gülmek, acı acı gülmek, ağlarken gülmek, gülerken ağlamak gibi. Bazı zamanlarda da güleriz ağlanacak halimize..! Buna ne demeli? Çok güldüğümüzde birden sevincimizden ağlarken, bazen ağlarken gülmeye başlarız. Tuhaf değil mi?

Bazen de öylesine severiz ki, imkansız bir aşk öyküsünde, sevdiğimizden ayrı da olsak sırf o mutlu olsun diye acıya güleriz. Ama olsun hepsinde bir gülme var. Bir dinginlik, bir kabullenme, bir rahatlama, bir duygu ve düşünce yoğunluğu vardır.

Her şeyde olduğu gibi, gülmenin de aşırısı zarar verir. Yeri ve zamanı önemlidir. Bazı toplumlarda fazlası hoş karşılanmaz bile. Ama bir gülüşün büyük aşklara sebep olduğu, bir gülümsemenin nice kapılar açtığı ve iş hayatında bir güler yüzün ve gülümsemenin neler kazandırdığı düşünüldüğünde gülme çok önemli bir kavram olarak çıkıyor karşımıza. Bu kavramın bize kazandıracağı gücü iyi kullanmalıyız.

Gülmenin zararlı olduğu durumlardan biri; zor durumdaki birinin haline gülmektir. Bu durum karşıyı kırar. Bu kişi suç işlemiş olabilir, bir şeyi kaybetmiş olabilir. Gülme komşuna gelir başına öz deyimi de bu yanlışlığı dile getirmekle birlikte bir gün bizim de başımıza gelebileceğini anlatmaktadır. Ayrıca, gülüşün gerçeği ve sahtesi de vardır. Sahtesinde ağız kasılır ve sadece uzar, gözler sabit durur. Gerçek gülüşte ise bütün yüz güldüğü gibi, gözler ve gözlerin içi de güler.

Bir gülümsemenin hayatımıza kattığı ve katacağı şeyleri düşündük neler neler çıktı karşımıza. Gülümseme; sevginin ve insan olmanın anahtarı olduğu gibi, evde aile mutluluğunu, iş yerinde başarıyı tetikleyen bir unsur olduğu, sermayesinin olmamasına karşın çok şey kazandırdığı, iç dünyamızın güzelliklerini dışa yansıttığı, yorgunluğu aldığı, umut ve neşe kaynağı olduğu, parayla alınıp satılamadığı gibi ödünç işlemlerine de konu olmadığı hatta bazen hayat kurtardığı da görülmüştür. İhtiyacı olanlara ilaç olan gülümsemeye, zengin fakir demeden herkes ona muhtaçtır.

Gülmeyi ağız ve çenemizden yaptığımızı bilsek de aslında en güzel ve etkili gülüşlerin gözlerin içinin gülmesidir. Yüz, mimik, dudak ve dişler gülmenin en önemli unsurlarıdır. Dişler gülme ve gülümsemede büyük öneme sahiptir. İyi ve temiz bir diş yapısına sahip olmak gülüşe kalite katar.

Gülümsemek ve gülmek, pozitif olmanın en önemli unsurlarındadır. Günümüz iş hayatında pazarlama ve satışta, insan ilişkilerinde, insan yönetmede, aile yönetiminde, özellikle eğitimde, iletişimde ve beden dilinin kullanımında gülme ve gülümseme çok fayda sağlayan bir eylemdir. Zaten aşka katkısını düşündüğümüzde aşkın ve sevginin başlangıcıdır. Gözlerinin içi gülmeyen kimse ne sevebilir ne de sevilir. Bir gülücük insana neler yaptırmaz ki..! Ve bu gülücük, iki dal papatya, bir kırmızı gelincik ve sarı bir kır çiçeği desteciği ile bir karede birleşince nasıl etkilenmez ki insan..! Ya da bir tren vagonunda el sallayarak - yavaş yavaş dönen tekerlerin sesi, çalan acı ayrılık düdüğü ve buhar sesleri arasında- atılan acıyla karışık bir tebessüm nasıl etkilemesin ki..!

Görüldüğü gibi en hafif gülüş olan tebessüm de etkili, her biri, bir pirzola yemek kadar faydalı olan kahkahası da etkili. Öyle ya atalarımız kahkahanın her biri bir pirzolaya bedel derler. Amerikalı kadın yazar Zora Neale HURSTON'un belirttiği gibi 'kucaklamaya kollarının yetmeyeceği bir ağaç, bir tohum ile başlar, en uzun yolculuklar bir adımla başlar, gerçek sevgiler ise bir tebessümle başlar.'

Gülme; ruhumuzu temizleyen, beyinde, kaslarımızda, duygu ve düşüncelerimizde boşalma ve rahatlama sağlayan bir olaydır. İnsana gerçekten faydalıdır. Hiçbir sermaye istemez ve maliyeti de yoktur. İçimizde istemediğimiz kadar vardır. Ayrıca kişinin karşıya hoş ve sevimli görünmesi de insanlarla ilk iletişimde önemli bir anahtar ve güçtür. Bizi sıkıntılarımızdan alıkoyar. Bir tek gülümseme bile bir çok şeyi unutturur.

Gülmenin tıbben de faydalı olduğu bilinmektedir. Gülünce kalp atışları hızlanır, derin nefes alınır ve beyin “Endorfin” denen bir salgı salgılar ki bu salgının vücudu rahatlattığı ve ağrıyı azalttığı bilinmektedir. Yine bir araştırmaya göre; 1950 li yıllarda günde ortalama bir insanın 18 dakika güldüğü ancak, 2000'li yıllarda bu zamanın 6 dakikaya kadar düştüğü tespit edilmiştir. Yani ekonomik ve sosyal sorunlar gülmeyi unutturmaktadır. Madem faydalı o zaman daha çok gülmek gerek, hem de hemen şimdi..!

Toplum olarak bizde gülme ayıplanan bir şeydir. Özellikle, erkeklere kadın gibi gülme yakışmaz diye öğretirler. Belki çok eski hayat koşullarında bu zamana göre doğru olabilir ama günümüzde gülmeye, gülümsemeye çok ihtiyaç var. Çünkü gerçekten bir ruh ilacı olan gülmenin İngiltere'de Okulu bile açılmış. Yine Amerika, Hindistan gibi ülkelerde 500;'lerle ifade edilen gülme kulüplerinin faaliyette olduğu bilinmektedir. Türkiye'de ilk gülme kulübünün Bursa'da açıldığını biliyor muydunuz?

Peki bu faydalı hareketi nasıl yapacağız, nasıl alışkanlık edineceğiz ve nasıl hayatımıza sokacağız. Öncelikle bunu istememiz lazım. Ben gülen yüzlü sempatik biri olmak istiyorum ama, çok istiyorum demek lazım. Sonra bunun için en güzel gülme ve gülümsemenin nasıl olduğu, bize gülmenin yakışıp yakışmadığını her gördüğümüz aynada ve her fırsatta denemeliyiz. Bir iki hafta gülümsemeyi denediğimizde artık o iş alışkanlık haline gelecektir. Zaten bir başladığınızda hayatınızdaki pozitif değişimler de başlayacaktır. Bu değişimler bizi tetiklemeye başlar. Gülümseme insanlarla iletişimin bir aracı olduğuna inanıp bunu uygulayacağız. Başta komik gelebilir ama bir müddet sonra en hoş gülüş şeklinizi ve sempatikliğinizi zaten kendiniz buluyorsunuz. Bu işleme başladığınızda arkadaş çevreniz hemen sizi ve değişiminizi fark edecektir. Amaç, sevmek, sevilmek, iyi iletişim kurmak, bu iyi iletişimimizi işimizde ve ilişkilerimizde kullanmak olduğuna göre daha ne bekliyoruz ki? Hemen ayna başına..!

Gülme ile ilgili herkes bir şeyler söylemiş ama hiç kimse kötü dememiştir. Charles Reade bir sözünde “Güzellik bir kudrettir, tebessüm ise onun kılıcıdır” diyerek güzelliğin tek başına işe yaramadığını, Arnold H.Glasow ise “Gülme, yan etkisi olmayan yatıştırıcı bir ilaçtır” diyerek ne kadar faydalı bir şey olduğunu ifade etmiştir. Tabi İtalyanların ilginç sözünü de yazmadan geçemeyeceğim. İtalyanlar derki “Güzel bir kadın gülümsediği zaman, birinin cüzdanı ağlıyordur.” Ama cüzdanlar ağlayınca herkes gülümser değil mi ? :):)

Gülmek önemli bir kavram olup, gülmeyi insana benzetirsek “İnsan ev ise, yüz evin penceresi, gülmek ise içeri sızan ışıktır.”Demek ki gülmeyen insan ışık görmeyen eve benzer. Işık almayan bir evde her türlü bakteri ve hastalık üreyebilir. Yine atalarımız “Işık girmeyen eve doktor girer” diyerek ışığın, ev için ne kadar önemli olduğu belirtilmiş ise o halde gülmek de insanın ruh sağlığı başta olmak üzere tum sağlığı için önemlidir.

O halde her kapıyı açan anahtar, ilaç, iletişim aracı, doktor, aşkın vazgeçilmez unsuru gibi bir çok özelliği olan gülümsemeyi yüzümüzden eksik etmeyelim. Belki de hayatınızı değiştirecek gülümsemeye hemen başlayın. Başlayın ki gülümseyen yüzlere papatyalar, gelincikler ve kır çiçekleri de gülümsesin. Yarınlarımız olan çocuklarımıza gülümseyelim ki hep sevgiyle büyüsünler.