Çoğu insanın “keşke günahlar olmasaydı” dediği anlar olmuştur. Eğer halen azda olsa öyle duygular taşıyabiliyorsak insanlık vasfından gerçekten bir şey kaybetmemişiz demektir.

        Çoğu insanın “keşke günahlar olmasaydı” dediği anlar olmuştur. Eğer halen azda olsa öyle duygular taşıyabiliyorsak insanlık vasfından gerçekten bir şey kaybetmemişiz demektir.

        Allah insanı elbette nefis üzerine yaratmıştır. Ona sahip çıkmamız için irademizi vermiştir. Günümüz şartları değerlendirildiğinde modern denilen bu yüzyılda Teknoloji’nin sağlamış olduğu tüm nimetlerden faydalanmaktayız. Ama hırslarımız ve hep daha iyisini isteme çabalarımızdan dolayı duygularımız azalmakta, insanlık vasfımız giderek değişmektedir.

         Durumu dini açıdan değerlendirmek ve yol göstermek elbette din âlimlerin işidir. Ancak ahlaki açıdan değerlendirmek hepimizin görevidir. Sadece ticari alanlarda değil ikili ilişkilerin olduğu tüm kamusal alanlarda yalan üzerine kurulu olan kurmaca oyunlar sergilenebilmektedir. Çoğumuz bildiğimiz ve gördüğümüz halde bu duruma kayıtsız kalırız. İşte o zaman bize yapılanlar karşısında aklımıza günah olgusu gelir ve susarız. Çünkü biliriz ki elbette hesap soran o gün geldiğinde mutlaka gerekeni yapacaktır. Bir tarafta bizler öyle düşünürken diğer tarafta insan olmanın en büyük özelliği olan merhamet duygusundan uzak kişilerde azımsanmayacak kadar çok fazladır. Onlar sadece kendini düşünerek yol alırlar. Bunun sonucunda;

Güçlü zayıfı, işveren veya amir çalışanı ezer.

Aç ve yoksul olanların sayısı her geçen gün artar.

Baronlar her istediğini yapıp keyiflerini sürürken sosyal tabaka durmadan ezilir.

Hırsızlık, boşanma, cinayet vb. gibi suç teşkil eden olaylarda artış olur.

Din abdestsiz kişiler tarafından kullanılmaya başlanılır.

Savaşlar olur, dengeler değişir ve insanlar ölür.

            Duygularımızı kaybedip farklı mahlûklara dönüşmeme dileğiyle Hoş çakalın…

YALNIZIM

Haykıramıyorum !

Okyanus gibi yalnızım,

Bitmez eksilmez hislerim var.

Yeni şiirler yazar,

            Mısralara bırakırım kendimi.

            Kibrit çöpü misali kül olur;

            Çayın demi gibi çökerim.

            Dilimde yaşanmış mayhoş tat,

            Gitmez zihnimdeki öfkeler, 

            Umutsuzluklar kırıklıklar..

            Katran bağlamış dünyada,

            Savrulurum her yana.

            Ekmek aşı yer,

            Yokluk türküleri söylerim.

            Gecelerim dolunaylı geçer,

            Pusu kurmuş ceberut eksilmez,

            Karabasan damla damla düşer üzerime,

            Körelmiş bedenime kramplar girer.

            Kıvranırım yokluğuna haykırarak,

            Umut ederim,

            Beklerim gitmez, isterim gelmez…