HATA sözcüğü Türk Dil Kurumu’nda “İstemeyerek ve bilmeyerek yapılan yanlış, kusur, yanılma, yanılgı” olarak açıklanır.
HATA sözcüğü Türk Dil Kurumu’nda “İstemeyerek ve bilmeyerek yapılan yanlış, kusur, yanılma, yanılgı” olarak açıklanır. İnsan yaşamında bilmeden, hata yaptığını geç de olsa fark eder. Hata yapmaktan korkan insan, hiçbir şey yapamaz ifadesi kadar; en çok hataya düşenler, kendilerinden kudretlerinin üstünde şeyler isteyenler ve kendilerini olduğu gibi kabul etmeyenler olarak bilinir. “Hayata yön veren öyküler” var. Bunlardan ders çıkartılır. İşte hata yapan ve sonradan fark edilen bir öykü şöyle;
BİR gece, kadının biri havaalanında bekliyordu. Uçağın kalkmasına daha epeyce zaman vardı. Havaalanındaki dükkândan bir kitap ve bir paket kurabiye alıp kendisine oturacak bir yer buldu. Kendisini kitabına kaptırmış olmasına rağmen, yanında oturan adamın olabildiğince cüretkâr bir şekilde aralarında duran pakettin birer birer kurabiye aldığını fark etti; ne kadar görmezden gelse de…
BİR taraftan kitabını okuyup kurabiyesini yerken, bir taraftan da gözü saatteydi. “Kurabiye hırsızı” kurabiyeleri yavaş yavaş tüketirken, kadının kulağı da saatin tik taklarındaydı; ama tik taklar sinirlenmesini yine de engelleyemiyordu. Kendi kendine düşünüyordu; “Kibar bir insan olmasaydım, şu adamın gözünü morartırdım!..”
HER kurabiyeye uzandığında, adam da elini uzatıyordu. Sonunda paketten tek bir kurabiye kalınca, “Bakalım şimdi ne yapacak?!..” dedi kendi kendine..
ADAM yüzünde asabi bir gülümsemeyle son kurabiyeye uzandı ve kurabiyeyi ikiye böldü. Kurabiyenin yarısını ağzına atarken, diğer yarısını kadına verdi. Kadın kurabiyeyi adamın elinden kapar gibi aldı ve “Aman Tanrım, ne cüretkâr ve ne kaba bir adam; üstelik bir teşekkür bile etmiyor!..” diye düşündü.
HAYATINDA bu kadar sinirlendiğini anımsamıyordu. Uçağın kalkacağı anons edilince, derin bir nefes aldı ve rahatladı. Eşyalarını topladı ve çıkış kapısına yürüdü. Kurabiye hırsızına dönüp bakmadan bile. Uçağa bindi ve rahat koltuğuna oturdu. Daha sonra kitabını almak üzere çantasına uzandı. Birden, gözleri şaşkınlıkla açıldı. Gözlerinin önünde bir paket kurabiye duruyordu!..
ÇARESİZLİK içinde inledi; “Bunlar benim kurabiyelerimse eğer; ötekiler de onundu ve benimle kurabiyesini paylaştı!..” Üzüntüyle, özür dilemek için çok geç kaldığını anladı. Kaba ve cüretkâr olan “kurabiye hırsızı” kendisiydi….
BU öykü sonucunda alınacak ders, önce hatayı kimin yaptığını bilmeden, karşısındakinin hata yaptığı üzerinde durulması ve stres yaşanması, hatta yaşatılması insanın kendine olduğu kadar; karşısındakine de verdiği gerçeğinden mutlaka ders alınmalı. Çünkü; hata yapmayan insan yoktur, kişinin insanlıkta ki derecesi, hatanın kabul edilip düzeltmek için gösterilen gayret ve titizlikle ölçülmesi olmalı…