Sürekli evde vakit geçirme fikri, bazılarımıza ilk zamanlar hoş gelse de bu durum şu anda hiçbirimize sevimli görünmüyor.

Sürekli evde vakit geçirme fikri, bazılarımıza ilk zamanlar hoş gelse de bu durum şu anda hiçbirimize sevimli görünmüyor. Patlamamak için neredeyse olağanüstü gayret gösteriyoruz. Bu virüs dalgası ile sabrımızın sınırları zorlanmakta. Resmen sabır antremanı yapmaktayız. Hafta sonlarını iple çeken biz, şu sıralar gezebilmek için sabırsızlıkla hafta içini beklemekteyiz. Corona ismine televizyon, gazete ve her yerde rastlamaktan gına geldi bizlere. Hayatlarımız ilk defa zorunlu olarak bu kadar kısıtlanmakta. İnsanlar bir türlü gideremedikleri  sıkıntıları yüzünden patlamanın eşiğindeler.

   Evde değişik uğraş bulanlar, olumlu ve hızlı vakit geçirme anlamında bir adım öndeler. Ancak yapılabilecek aktiviteler çok kısıtlı. Evde uğraştığımız televizyon, kitap, müzik, bilgisayar ….. kısır döngü şeklinde gün boyunca devam etmekte. Bu arada buzdolabı da en çok kullandığımız eşyalar içinde. Elektrik, su faturalarımızda miktarlar oldukça artmış durumda.

   Psikolog ve psikiyatristlere gidenlerin sayısında büyük bir artış beklenmekte. Belki bizler onlara giderek, virüsün etkisini üzerimizden atacağız; ama bu hekimlerin kime gideceği, nasıl stres atacağı tam bir merak konusu.

   İnsanların ruhsal olumsuzlukları, konuşma ve hareketlerine bile yansımış durumda. Evdekiler bile artık bize çok sevimli gelmemekte.

   Çocukların oyunları değişmiş durumda. Artık oyunları hırçınlık içermekte.

   Karantinadaki insanlar için durum daha da vahim. Karantinadan kaçanları da duymaktayız.

  İbadet edenlerin sayısında bir artış var. Bu arada ibadethanelerin işlevlerini yerine getirememesi büyük handikap.

YİNE DE UMUDU KAYBETMEMELİ

   Erkekler daha şanslı, hiç olmazsa berberlerini eve çağırabilmekteler. Oysa bayanların, kuaförlerini  eve çağırabildikleri  pek duyulmadı. Yaşı 20 ile 65 yaş arasında olan insanlar, bu olumsuz durumun en talihlileri. Bu süreci en az stresle geçirdikleri ortada.

   AVM’ler, çay bahçeleri ve kafeteryalar eski halleri ile özlenmekte. Oralarda oturabilmek insanların hayallerini süslemekte.

   Gerçekten çok yoğun bir sıkıntı sürecinden geçmekteyiz. Süreci en az kayıpla atlatanlar, umutlarına sıkı sıkıya bağlananlar olsa gerek. Bu olumsuz durumda,  insanların hayallerinin çok değiştiği ortada. Mal, mülk hevesi biraz geri plana itilmiş gibi. İnsanlar, hiç böyle farklı bir sıkıntıyla karşı karşıya gelmemiş bulunmaktalar.

   Yeni bir virüs dalgası gelirse nasıl tahammül ederiz? bilinemiyor. Tuhaftır ki dünyada gidebileceğimiz başka güvenli bir bölge bulunmuyor. Türkiye, en güvenli bölgelerin arasında yer almakta.

   Hepimizin güzel bir tatile ihtiyacı var ama normal bir hayata olan gereksinimimiz daha fazla. Oluşacak normal ortam, bizde doping etkisi yaratacaktır. Vaka sayılarının olumluya doğru yönelmesi ve hayatın normale dönüş sinyalleri, umutlarımızı yeniden yeşertiyor.