Ölen eşinin mezarındaki toprağı her gün bağrına basan;  Nurettin Amca’dır.

Ölen eşinin mezarındaki toprağı her gün bağrına basan;  Nurettin Amca’dır.

Başkasına kaçacağını anladığında bile, karısının ayakkabısının altına tüm parasını koyan;  Aşık Veysel’dir.

“Artık evli, adına kara çalınmasın” diye sevdiğinin gerçek adını söylemeyip “Mihriban” diye mahlas takan; Abdürrahim Karakoç’tur.

Yıllarca hapisten çıkmasını bekleyip, özgürlüğe kavuştuğunda kendini terk eden Nazım’ın mektuplarını ölene kadar tahta bavulunda saklayan Piraye’dir.

Hiçteki hep’i sevmek, gönlüne düşen sebebi sevmek…

Olmayanı sevmek, varmış gibi...

Hiç kavuşmamışcasına, yahut hiç ayrılmamış gibi…

Özlediğinde, sevdiğini derin bir nefesle ciğerlerine çekmek, oksijen gibi …

Aynı evde, aynı protokole imza atan yabancılar, kıtalararası olup birbirinin düşüyle uyanıp bir araya gelemeyen sevdalılar...

Hangisi gerçek sevgili şimdi ?

 Sevdayı hisseden yürekleriniz dert görmesin..