Çok değerli okuyucularım ve değerli takipçilerim, 4 seneye yaklaşan Gazetecilik mesleğimde hiçbir zaman etik kuralları dışına çıkmadım ve mesleğimi kendi kişisel menfaatim için kullanmadım. Ama gelin görün ki bazen kentiniz için yaptığınız...

Çok değerli okuyucularım ve değerli takipçilerim, 4 seneye yaklaşan Gazetecilik mesleğimde hiçbir zaman etik kuralları dışına çıkmadım ve mesleğimi kendi kişisel menfaatim için kullanmadım. Ama gelin görün ki bazen kentiniz için yaptığınız haber bazı kesimler tarafından suiistimal edilip sizin aleyhinize kullanabiliyor.

Dediğim gibi şehrimi ve halkımı çok seviyorum, her türlü zorluğa ve mücadeleye rağmen kentimi savunmaya ve haklarını korumaya yönelik elimden gelen her türlü gayreti göstereceğim. Biz kalemimizi hiçbir zaman satmadık ve satmayız da. Geçtiğimiz günlerde Şanlıurfa için adeta şah damarı niteliğinde olan Göbeklitepe ile ilgili gündeme getirdiğimiz haberde Urfa’da sadece belli kişiler ve şahsiyetlere çalışan birkaç tane medya organı ve hiç işe yarayamayan birkaç STK temsilcileri Fatma Şahini savunur nitelikte Urfa’yı ise karalar nitelikte haber ve açıklamalarda bulunmuştu.

Asıl haberde yapılan Fatma Şahin’in karalanması değildi. Öyle bir durumda oluşmadı asla, sadece konuşmasının altında yatan siyasi tecrübeleriyle öyle bir imada bulunmasıydı. Ama tebrik etmek gerekir kadını en azından şehri için çabalamış ve bazı projeleri şehrine kazandırmış olup halkının refahını düşünüyor. Urfa’da bir iki STK’da kalkıp Urfa’nın pasif olan yerel yöneticilerini ve siyasilerini eleştireceğine siyasileri savunup Urfa turizmi için büyük getirisi olacak olan Göbeklitepe’yi ise başka yerlere kaydırmanın hesaplarını yaptılar adeta.

Zaten işe yaramaz bazı STK ve temsilcilerinin yapacağı tek iş budur. Onlar için şehir ve halkın menfaatinden çok kendi kişisel menfaatleri önemlidir. Kendi ekmeğine yağ sürüp halkın ekmeğinin arasına da taş koymaktan başka bir iş yapmazlar. Sadece yemekli toplantılara katılıp karınlarını doyurmakla yetinirler. Birlik ve beraberlik olmaz bunlarda tek başlarına dolaşır ve sosyal medya da siyasilerin konuyla ilgili yaptığı açıklamaları paylaşmaktan öteye gidemezler. İşte bu tür insanlar aramızda olduğu sürece biz hiçbir zaman bırakın Gaziantep’le Diyarbakır ile yarışamayız. 2019 yılı Göbeklitepe yılı ilan edilmesine rağmen yapılacak Arkeolojik Turların rotası Göbeklitepe’nin merkezi olan Şanlıurfa’ya yapılması gerekirken komşu il olan Gaziantep’e yapılmasını savunur hale geldiler. Fatma Hanım kelimelerini paylaşmaya başlarlar. Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’i kötüleyin demiyoruz, saten helal olsun o kadına vizyonu ve misyonu geniş bir kadın takdire şayan bir kişiliği var. Ama kadını savunup vizyondan misyondan uzak bazı STK temsilcileri ve şehrin önde gelenleri bizim siyasileri eleştirecekleri durumda gündeme gelen Göbeklitepe meselesini provokasyona kadar götürdüler.

Her zaman Gaziantep ile bu konular üzerinde gündeme geliyoruz. Her seferinde de elimiz boş dönüyoruz. En yakın komşumuz olan Gaziantep’in 2019 yılının Göbeklitepe yılı ilan edilmesiyle bu yıldan nasıl bir gelir sağlayabilirim derdi olup projelerini bitirme aşamasına gelirken, 2019 yılının asıl merkezi olan Urfa’da ise seçim havasından ve birbirlerine laf dalaşından başka bir iş yapılmıyor. Buna şehrin önde gelen kişileri ve bazı STK’ları da katılıyor. Göbeklitepe yılı için herhangi bar proje olmaz iken STK’larımız savunduğu adayların ev, işyeri, Pazar ve sokak ziyaretlerini kendi sosyal medyalarında paylaşmaktan bir projeleri yok. Böyle tür şeyler de gündeme geldi mi hemen yerlerinden fırlayıp bir tarafı yağlayacak şekilde açıklama yapıp vay neymiş efendim “şehrimizin hakkını savunuyoruz” “Göbeklitepe Urfa’nındır” sözlerinden öteye gitmezler. 4 milyondan 8 milyon turist hedefleyen Gaziantep ile 1 milyondan zar zor 2 milyon turist hedefleyen Şanlıurfa’yı kıyaslıyoruz. Biz yıllardan beridir sorun halinde olan havaalanı uçak seferlerimi düzeltemiyoruz Gazianteple yarışma derdindeyiz.

Velhasıl anlatılacak ve yazılacak çok şey var ama işte ne kadar desek te değişmez böyle geldi böyle gider. Şehrin gerçek sahibi olan esnaf, vatandaş, bunların pasifliğinden zarar görürken onlar ise, siyasileri ve yerel yöneticileri yağlayıp yıkamaktan her türlü işlerini STK ve kanaat önderi adı altında götürüp gidecekler.