Asgari ücrette sona doğru yaklaştıkça, asgari ücretle çalışan milyonlarca işçinin, emekçinin ve ailelerinin gözü kulağı, asgari ücrete yeni yılda yapılacak zam oranlarında.

Asgari ücretle çalışan emekçilerin aileleri, zam oranları ile ilgili olumlu tahminler duyunca seviniyorlar, olumsuz tahminler duyunca üzülüyorlar.

Asgari ücret açıklanana kadar deyim yerindeyse hop oturup hop kalkıyorlar.

Kimileri ümitvâri sözlerle babalarını teselli ederken, kimileri de daha fazla üzülmemek için karamsar bir modda beklemeyi tercih ediyorlar.

İşin resmiyet kısmına bakınca, konunun taraflarının işçiler, işverenler ve devlet olduğunu biliyoruz ama aslında, asgari ücret konusunun asıl tarafları, asgari ücretle çalışan emekçilerin aileleridir.

Bu konunun asıl tarafları, akşama kadar kocasının yolunu gözleyen eşlerdir.

Bu konunun asıl tarafları, aile ekonomisi için kendi yaşam tarzlarından fedakârlık eden annelerdir.

Bu konunun asıl tarafları, ayakkabıları yırtık olduğu halde annesi ve babası üzülmesin diye bu ve benzeri acil ihtiyaçlarını gizleyen genç kızlar, genç erkekler ve çocuklardır.

Ha keza, ha keza, ha keza.

Söylenecek çok laf daha var ama tabi ki de anlayana!

Asgari ücret kimilerine göre ekonomiye yük, kimilerine göre rakamlardan ibaret olsa da ülkemizin gerçeklerine baktığımızda, asgari ücret bekârlar için umut kapısı, babalar için geçim kaynağı, anneler içinde sabır taşıdır.

Asgari ücrete zam oranlarını belirleyen komisyon üyelerinin sadece bir ay için asgari ücretle geçinmelerini ve daha sonra bu oranları belirlemelerinin yerinde olacağı kanaatindeyim.