Çok samimi iki arkadastı Ahmet ve Mehmet  Biri çok  atılgan; diğeri ise çok saf, dürüst ve sessizdi.

Çok samimi iki arkadastı Ahmet ve Mehmet  Biri çok  atılgan; diğeri ise çok saf, dürüst ve sessizdi. Bir gün atılgan olan, Mehmet saf olan Ahmetin yanına gidip işlerinin bozulduğunu söyleyerek ondan para istedi. Ahmet in  kalbi de saf ve temiz olduğundan kırmadı can dostunu, verdi elinde avucunda ne varsa…

Mehmet  bu parayla işlerini düzeltti. Bir süre geçmişti ki aradan bu kez,  Ahmetten evlenmek üzere olduğu nişanlısından ayrılmasını istedi. Ahmet çok şaşırdı ama arkadaşına hayır demedi  nişanlısıyla konuştuktan sonra ondan vaz geçtiğini bildirdi.

Gün oldu Ahmetin işleri bozuldu. "Arkadaşım beni ortada bırakmaz" diye düşünüp kendisine bir iş vermesini istedi Mehmetten ancak Mehmet  arkadaşına, yanında bir iş bile vermedi. Ahmet kendisini ortada bıraksa da kızamadı can dostuna…

Bir gün parkta Ahmetin  yanına hasta ve yaşlı bir adam yaklaşıp fakir olduğunu, ilaçlarını bile alamadığını söyledi. Bizimki yaşlı adamcağıza acıyıp, ilaçlarını aldı. Sonra tutup karnını doyurdu… Evini öğrenip ara ara yemekler götürdü. Bir zaman sonra yaşlı adamın öldüğünü duydu. Çok üzüldü… Yaşlı adamın aslında çok zengin olduğunu ve bütün mirasını kendisine bıraktığını öğrenince de çok şaşırdı. Saf kahramanımız artık zengindi… Biraz da sevdiği dostuna olan kırgınlığıyla, bir ev aldı Vefasız dostunun evinin karşısında.

Bir gün  Ahmet in evinin kapısını dilenci bir kadın çaldı. Yaşlı kadın; çok aç olduğunu söyleyerek yiyecek alabilecek kadar para yahut birkaç parça yiyecek istedi. Saf kahramanımız o kadar iyi kalpliydi ki; kadını içeri davet etti, karnını güzelce bir doyurması için... Kadının kimi kimsesi olmadığını öğrenince de, kadına evinde bir oda verdi. İyiliğin altında kalmadı kadıncağız da, kendince evin işlerini görmeye koyuldu.

Aradan bir süre geçince, kadın ve saf kahramanımız neredeyse anne oğul gibi oldular. Kadın, artık evlenip bir yuva kurmasını tembihlemeye başladı bizimkine… Bizimki ilk   nişanlısını bırakmanın acısıyla  aklında böyle bir düşünce olmadığını söylediyse de çok direnemedi. Gel zaman git zaman yaşlı kadın bizimkine; kendisine uygun bir kısmet bulduğundan bahsedip tanışmalarını çok arzuladığını söyledi. Bizimki çok sevdiği yaşlı kadını kıramadı ve kabul etti kızla görüşmeyi. Bu tanışma sonucunda büyük bir aşk doğdu… İşin sonu evliliğe kadar gitti. Düştüğü zorluklardan sonra kendisi için her şey iyi gitmeye başlayan saf kahramanımız, kırgın olduğu halde vefasız dostu Mehmeti,de düğününe çağırdı.

Düğün devam ederken Ahmet içindekileri daha fazla tutamayarak eline mikrofonu aldı. Ve başladı yıllardır içine attıklarını birer birer anlatmaya… Candan sevdiği arkadaşına elindeki tüm birikimi verdiğini, sonra sevdiği kadından arkadaşının mutluluğu için vazgeçtiğini... İşleri bozulup dara düştüğünde bu dostunun ona fabrikasında bir iş bile vermediğini... Tüm bunlara rağmen arkadaşı için hala sahip olduğu her şeyi verebileceğini anlattı.

Salondaki herkes bu konuşma üzerine duygulandı. İçten içe merak ettiler; bu kadar vefasız olan kişinin kim olduğunu… Mehmet   dayanamadı ve aldı eline mikrofonu başladı anlatmaya:

- Bu hikâyedeki vefasız dost benim. Lakin hikâyeyi bir de benden dinleyiniz… İşlerim bozulduğunda dostuma gittim ve borç istedim. Sağ olsun elinde avuncunda ne varsa fazlasıyla verdi ben de bu parayla işlerimi düzelttim. Evlenmeye hazırlanıyordu ki ondan nişanlısını bırakmansını istedim. Çünkü nişanlısı onu parası için istiyordu arkadaşıma layık bir eş olamazdı. Sonra arkadaşımın işleri bozuldu, fabrikama gelerek benden iş istedi... Can yoldaşım saydığım arkadaşımın emrimde çalışmasına gönlüm razı olmadı. Bu fabrikada senin de hakkın var desem gururundan kabul etmeyeceğini biliyordum. Zor zamanında arkadaşımı ortada bırakmaya da gönlüm razı olmadı. Parkta yanına gelen yaşlı adam benim babamdı. Babam çok hastaydı. Babamı onun yanına gönderdim ki; babam vefat edince fabrikadan payını vermeye sebebim olsun. Sonra gördüm ki; kendine bakmaz oldu. Kapısına gelen dilenci benim annemdi. Annemi yanına gönderdim ki; dostuma iyi baksın. Ve son olarak söyleyebilirim ki; bu gün benim en mutlu günüm. Zira can dostumun evleneceği bu bayan; benim kız kardeşim. İşte biz böyle dostuz…