Hayat çoğu zaman yaşadıklarımızdan çok, yaşayamadıklarımızı çarpar yüzümüze.

Hayat çoğu zaman yaşadıklarımızdan çok, yaşayamadıklarımızı çarpar yüzümüze.
An gelir pişmanlık ve keşkelerle uyanır ve aynı duygularla yastığa başımızı koyarız. Oysa biliriz ki, yaşayamadıklarımız aslında elimizde olan ancak bir türlü avucumuzun içine alamadığımız şeylerdir. Çözüm üretmekten çok sorunun bir parçası olarak kalmaya devam ederiz. Çünkü öyle bir noktaya geliriz ki :
Yarınlardan çok geçmişle , yaşadıklarımızdan çok yaşayamadıklarımızla başbaşa kaldıkça ve her uyandığımızda yeni bir sorunla birlikte uyanmak kaçınılmaz oluyor malesef.
Bu yüzden;
Hayat,
Seni kaç kişinin aradığı, kim olduğun ve ne olduğun değildir.
Kimlerin seni sevdiği,
Hangi sporu yaptığın.
Nerede yaşadığın işin veya girmeyi başardığın okullar da değildir.
Hayat,
Notlar, para, üniforma, beyaz önlükler, makamlar ve giysiler hiç değildir.
Hayat;
Kime ne iyilik yaptığındır.
Kendini nasıl hissettiğindir.
Güven, mutluluk, şefkattir.
İnsanlara destek olmak ve nefretin yerine sevgiyi koymaktır.
Hayat;
Kıskançlığı yenmek, önemsemeyi öğrenmek ve güven geliştirmektir. Ne dediğin ve ne demek istediğindir.İnsanların sahip olduklarını değil, kendilerini olduğu gibi görmektir.Her şeyden önemlisi başkalarının hayatını olumlu yönde etkilemektir.
Hayat,
Her şeyinle iyi olmak ve anılmaktır. Hz.Ali'nin dediği gibi "Kişinin değeri yaptığı iyilik kadardır. Ondan öte zerre değeri yoktur." O zaman daha neyi bekliyoruz. İyi olmak ve iyi anılmak için. Sağlıklı günler temennisiyle saygılar sunarım.