Hayatta kirlenmemek için çaba harcarken ne çok kirleniyoruz..
Ruhlarımız, kalplerimiz, bedenlerimiz kirlenmesin diye ne büyük acılar çekiyoruz..
Değiyor mu bu dünya için ?
Değmiyor tabiki
Çünkü dünya, sırf kendisi için çalışanı sınıfta bırakan tezat bir sınavdır.
Hayat,
Nasıl da hızlı geçiyor bir bilsek.
Bazen şaşırdığımız oluyor. "Ne çabuk geçti" diyerek üç saniyelik bir şaşkınlık ve sonra yürümeye devam ediyoruz.
Ağır aksak, yürürken, ruhumuza ve bedenimize baskı yapan onca çöp yığını arasında yaşam mücadelesi veriyoruz. Çoğunu yaşamın gereğiymiş gibi omzumuzda taşıyoruz.
Dert, tasa, stres hepimizin ruhunda.
Hafifletmek için yanımızda taşıdığımız ağrı kesiciler, kalbimizden eksik etmediğimiz umudumuz ve kafamızın içinde sürekli konuştuğumuz yalnızlığımız.
Dert ortağımız bunlar değil aslında.
Hayatın ne kadar hızlı geçtiğini fark edip onunla yarışabilecek kadar güçlü olmalıyız.
Dertlerimizi alt edecek kadar güçlü koşmalıyız. Hayatı; gördüğümüz, yanından geçtiğimiz, konuştuğumuz, dokunduğumuz, sevdiğimiz, sevemediğimiz herkesle her canlıyla paylaşmalıyız. Ve kafamızı arzuladığımız yaşam çizgisinden kaldırıp, Dünya'nın küçük hesaplarıyla yok olmak yerine, Dünya'ya bizi sonsuzluğa götürecek güzellikler bırakmalıyız.
Bunun içinde göz boyama istasyonlarını kurutmalıyız. Bunun içinde hayatı talihsizliğe yükleyeceğimize, omuzlarımıza binen yüklerin sorumluluğunu almamız yeterli. Nefse hakim, haksızlığa yargıç olmalı. Bizden olsun çamurdan olsun dememeliyiz.
Sonuç olarak iyi bir gelecek hayal ediyorsak, onu kurmak için güzel fikirlerle, küçük adımlarla da olsa harekete geçmeliyiz. Büyük beklentilere girmeden attığımız her adımın karşılığında koruduğumuz sabır ve zaman bize doğruyu mu yoksa yanlışı mı tercih ettiğinizi elbette gösterecektir. Saygılarımla