Hep güleryüzlü bir insandı, etrafına neşe saçardı. Hem şakacıydı, hem de şaka yapılandı. Kimseye alınmazdı İbrahim. Çok da yardımseverdi...

1976 yılının Mayıs ayında doğdu İbrahim Toru. 11 kardeşi arasında ailenin ikinci çocuğuydu. Yokluk içinde bir hayata doğmuştu. Çocukluğunda ayakkabı boyacılığı yaparak ailesine katkı sağlamaya çalışıyordu. Yaptığı tek iş bu değildi elbette. Elinden gelen ne iş varsa yaptı. Daha sonra abisi ve amcasıyla birlikte ticaret hayatına atıldı. Çok azimliydi ve sonuç itibariyle gelebileceği en iyi noktalardan birine geldi. Doğduğu, büyüdüğü şehirde çok sevilen bir insan oldu.

Kendisi bir röportajında ticaret hayatına nasıl atıldığını şu sözlerle anlatmıştı: "Çocuk yaşta çalışmaya başladım. Ayakkabı boyacılığı dahil birçok işte çalışarak aileme katkı sağlamaya çalıştım. Daha sonra 1992 yılında ben, abim ve Rahmetli amcam ile Japon pasajı girişinde bir dükkanda ticaret hayatına başladık. O zaman ben lise 2'ye gidiyordum. İşte ilk defa ticaret hayatına orada başladım. Amcam 1993 yılında vefat edince iş benle abime kaldı. Boyacılıktan kazandığım (Orta 3'e kadar ayakkabı boyacılığı yaptı) 11 çeyrek altın ve abimin de katkı sağladığı bir sermaye ile o günün parası ile 2524 dolar paramızı birleştirdik ve bu şekilde ticaret hayatımıza başladık. Günlük kazandığımız para ile birikim yaptık. 5500 dolarlık bir birikimimiz ve birinden gelen bir iş ortaklığı ile abimle beraber Dubai'ye gittik. Oradan ilk getirdiğimiz ürünlerden biri de oyuncak oldu. İşte oyuncak ile ticari hayatımız başlamış oldu."

Hayatı boyunca hep çalıştı İbrahim. Bu yüzden geldiği noktayı sonuna kadar hak eden bir insandı. Yardımseverdi, güleryüzlüydü... Ama adres tanımayan bir virüs belası zamansız bir şekilde aldı o gülüşü. Henüz 44 yaşındaydı ve önünde yaşaması gereken bir hayat vardı. Gidişin zamansız oldu kardeşim İbrahim, seni unutmayacağız. Hoşçakal...