Hz. Davud Aleyhisselam zamanında bir kadının iki teneke buğdayı olup öğütmek üzere değirmene götürmeye niyetlenir.

Hz. Davud Aleyhisselam zamanında bir kadının iki teneke buğdayı olup öğütmek üzere değirmene götürmeye niyetlenir.

Yolda giderken yemek üzere de yanına üç tane ekmek alır. Biraz gittikten sonra karşısına bir dilenci çıkar. Kadın da ekmekleri O'na vererek kendisi oruç tutmaya niyetlenir.

Nihayet değirmende buğdayını öğütüp ve bir torbaya koyarak evine dönerken yolda, unu başı üzerinden rüzgar alıp götürür.

Kadın, başka yiyeceği kalmadığı için çok üzülür ve rüzgarı şikayet etmek üzere keyfiyeti Davud Aleyhisselama arzederek, muhakeme olmak istediğini bildirir. Davud Aleyhisselam da: «Ya hatun, rüzgara hüküm vermek müşkildir.» deyip kadına 1000 akçe verir ve gönderir. Dışarı çıkınca, Süleyman Aleyhisselam «Rüzgara hüküm iste.» diye, kadını tekrar döndürür. Davud Aleyhisselam 1000 akçe daha verir. Kadın dışarı çıkınca, Süleyman Aleyhisselam tekrar gönderir ve bu vaziyet 10 defa tekerrür eder. Ve her defasında Davud Aleyhisselam 1000 akçe vererek 10 bin akçeye tamamlanır. Onbirinci defasında Davud Aleyhisselam «Ya hatun! Sana bunu kim öğretti.» diye sorar. O da «Oğlun Süleyman Aleyhisselam» deyince, hemen Süleyman Aleyhisselamı huzuruna çağırır ve niçin öyle yaptığını sorar. Süleyman Aleyhisselam:

— Ey benim kıymetli babacığım, bütün eşyaya hükmün geçer. Hüküm vacibdir. Sadaka vermek ise nafiledir. Vacibi icra etmek evla ve efdaldir. Bu kadın rüzgardan şikayet etti ve hüküm için size geldi. Siz ise sadaka ihsan ederek men ediyorsunuz, dedi.

Daha sonra Davud Aleyhisselam rüzgarı çağırdı ve kadının başından unu niçin aldığını sual etti. Rüzgar: «Ya Nebiyyallah! Ben memurum ve bunun için da ma'zurum. Bana rüzgarların muhafızı emretti. Onun emri ile alıp götürdüm" dedi. Bundan sonra rüzgarların muhafızını çağırttı. O da Cebrail Aleyhisselama havale etti. Cebrail Aleyhisselam da Mikail Aleyhisselama havale etti. Keyfiyet kendisine sorulunca, bunun Cenabı Hak tarafından emredildiği için böyle yapıldığını söyledi.

Hz. Davud Aleyhisselam Cenabı Hak'ka teveccüh eyledi ve o esnada Hz. Cebrail gelip: «Ya Davud! Cenabı Hak'kın selamı var. Şöyle buyurdu:

— Biz hikmetsiz hiçbir iş yapmayız. Filan denizde fareler bir gemiyi delip içindeki insanlar helak olmak üzere idiler. Gemideki insanlar çok çalıştılar fakat buna bir çare bulamadılar. Kemal-i kudret ve azametim iktizasınca o kadının başındaki unu rüzgara aldırıp, o gemiye bıraktırdım. Gemideki kimseler de o un ile deliği kapattı ve helak olmaktan kurtuldular. O kadını gemiye götür ve gemidekiler, mallarının üçte birini o kadına versinler, diye emretti.

Hz. Davud Aleyhisselam, kadını gemiye götürdü. Gemi ahalisi de

rüzgarın un getirmesine zaten hayret etmiştik, diyerek mallarının üçte birini ayırdılar ve 300 bin akçeyi kadına verdiler. Davud Aleyhisselam kadına: «Ya hatun, ne amel işledin ki bunca lütuf ve nimete mazhar oldun?» diye sorunca, kadın değirmene giderken, kendi yiyeceği olan üç ekmeği Allah rızası için sadaka verip, kendisinin de oruç tutmaya niyetlendiğini ifade etmesi üzerine, Davud Aleyhisselam:

— Ya hatun! Doğru söylüyorsun deyip «Allahu Teala Hazretlerinin rızası için tasadduk etmekle ticaret edin.» mealindeki ayet-i kerimeyi okudu ve ticaret eden zarar etmez, belki dünyada kat kat ecirle mükafatlandırılır ve ahirette de nice nimetlere nail olur buyurdu.