Bizim kuşak Azrail’in tırpanıyla biçildi
Bizim kuşak
Azrail’in tırpanıyla biçildi
Kimimiz dara,
Kimimiz zindana…
Daha çocuktuk
Korkmuşlar bizden
Oysa biz korkardık karanlıklardan
Yoksulluk, yırtık bir parkeydi
Tüm servetimiz…
Kim, niye korksun bizden diye düşünmezdik
Meğer bizden çok korkmuş birileri
Oysa çocuktuk daha..
Her sabah yanlış iliklerdik gömleklerimizi.
Siyah okul önlüklerimiz,
Domates biber salçası, silgi tebeşir kokuyordu
Oysa birileri bizden korkuyordu.
Pey hey canım, ne yiğitmişiz be
Bir düzeni değiştirecek kadar korkuyorlarmış bizden
Oysa çocuktuk daha, üstümüzü başımızı düzeltemezken
Yıkacakmışız düzeni…
Hayallerimizi umutlarımızı yıktılar
Vallahi billahi çocuktuk daha
Daha terlememiş bıyıklarımız...
Oysa bizi işkence hanelerde terlettiler
Gündüz gece..
Çığlıklarımız önce bulutları utandırdı, sonra insanları
Bir yanımız eksik kaldı
Vahşetin insanlık onurunu yenemeyeceğini
Yaşayarak öğrendik...
Koskocaman generaller
Umutlarımızdan o kadar korkmuşlar ki
Yaşımızı büyüterek
İbreti âlem için
Astılar bizi karanlık bir zindanın matlasında
Kimimizi tıktılar sürü misali
Adını, şanını, vahşetini duymadığımız
Diyarbekir zindanına...
Ölüm günlük sıradan bir günaydın gibiydi...
Her ölüm
Birazda daha olgunlaştırıyordu bizi.
Dışarda çiçekleler sulanarak büyürdü
Biz kan revan içinde büyüyorduk...
Bize giydirilen suç gömleği
Üç benden büyük gelse de …
Onlar uyduruyordu..
Kanunun lastik olduğunu orada öğrendi
Benim kuşağım..
Yasak kelimesini yeni yeni anlıyorduk..
Sağa sola bakmak yasak..
Ziyaretçilerle Kürtçe konuşmak daha çok yasak..
Derme çatma tahta ranzada sağa sola dönmek yasak..
Her şey askeri nizam ile
Dil bilmeyen annelerimiz
“Keko ez kurban ti seninê” dediğinde
Annelerimizin çığlıklıları
Çığlıklarımıza karışırdı..
Tenimiz hiçbir zaman insan teninde olmadı..
Bedenimiz acemi bir ressamın tuvali gibiydi
Mor, şiş ve birazda kırmızı mürekkep renginde
Çocuk bedeninden fışkıran
Üstümüzde aylarca kuruyup dökülen kan..
Bizden korkuyorlarmış
Sanki anamız kısır kalacakmış gibi
Oysa hamur yoğurur gibi acı ve umut yoğuran analarımız
Yedi veren karanfil misaliydi.
Yaşımız küçük aklımız büyüktü.
Oysa bizden korkanların yaşı ve korkuları daha büyüktü..
Yaşımızı büyüterek astılar bizi..
Oy Erdal’ım can dostum..
Onlar korktu senden sen korkmadın onlardan..
Sen bir kere..
Onlar her gece öldüler korkularıyla..