Bilindiği üzere geçen hafta camiler haftasıydı. Cuma'da imam camilerin öneminden bahsetti, gerçekten öneminden bahsedilmesi gereken bir konu bence de. İmam, camilerin aktif bir pozisyonda olması gerektiğini hatta çeşitli toplanma halkalarının...
Bilindiği üzere geçen hafta camiler haftasıydı. Cuma’da imam camilerin öneminden bahsetti, gerçekten öneminden bahsedilmesi gereken bir konu bence de. İmam, camilerin aktif bir pozisyonda olması gerektiğini hatta çeşitli toplanma halkalarının da camilerde olacağını söyleyip hızlıca bitirdi konuşmasını. Bu güzel bir gelişmeydi, şaşırdım da biraz. Aslında çıkışta ayrıntısını sormadım diye de üzüldüm.
Bu açıdan Diyanetin bu konuda ayrıntılı bir çalışma yürütmesi iyi olurdu, çünkü Mescitler Allah’ın adının anılmasına aralıksız aracılık etmelidir.
Diyanet İşleri Başkanımızın dediği gibi; "Camiler, namaz vakitlerinde açılan, namazdan sonra kapatılacak devlet daireleri değildir. Camiler, Allah'ın evleridir. Bizim Diyanet olarak camilerin kapısına kilit vurma hakkımız olamaz, olmamalıdır. Camiler, 24 saat açık olmalıdır."
Selfi son yılların güzel bir modası şikâyetçi değilim elbette insanlar bir şekilde kendilerini, önemsediklerini paylaşabilir ki bende yazımla selfimi paylaşmış oluyorum ya belki. Ancak Aydın’daki bir imam şehit cenazesi işlemleri sırasında ha bire selfi paylaşımları yapmış. Bu imam arkadaşımızın paylaştığı selfinin sosyal karşılığı ne? Orda acısı ile dağlanan yüreklerin acısına mı destek oluyor ya da başka bilmediğimiz bir bilgi ve mesaj mı öğütlüyor topluma anlamadım ama uygun bir davranış olarak görünmüyor.
Safranbolu’da bir imam kardeşimiz de camiyi kapatıp tatile gitmiş. Tatil en doğal hakkıdır elbet ancak burada gerek kendisinin gerekse bağı olduğu müftülüğün tedbirsizliği sonucu görülmemiş bir ilginçlik ortaya çıkmıştır. Ki Vali rastlantı sonucu karşılaştığı bu duruma tepki göstermiş ve müftünün bu camiye imamlık yapmasını istemiştir. Tabi müftü de imamı görevden almış. Düşünebiliyor musunuz kapalı bir cami. Bir kilise de böylesine bir tatil nedeniyle kapalıyız ibaresine rastlayacağımıza asla inanmıyorum.
Daha kötüsü cemaatin imamın yokluğundan dolayı caminin kapanmasına fırsat vermeleri. Camiler tüm inananların değil midir? Ve tüm inanlar oranın sahibi ve sorumlusu değil midirler? İmam yoksa gerekirse nöbetleşe devam ettirmelilerdi caminin görevlerini.
15 Temmuzda ki irade öğretti ya bize ve tüm dünyaya. Kenetlenmiş bilinçli bir toplumun aşamayacağı hiçbir sıkıntı yoktur ve yeri geldi mi halkın topluca birer askere dönüşüp tankları, uçakları bile pes ettirebilecek bir güce dönüşebileceği ispatlanmıştır.
Bu açıdan inanlar, Rabbin rızası adına yeri geldi mi bir asker-polis gibi mücadele etmeli ve imam gibi dini yürütmeli, öğretmen gibi eğitmeli avukat gibi hakkı savunup, hâkim gibi adil karar verebilmeli. Yani hayatımızın her anında Allah’ın rızası kuşatmalı bizleri.
Diğer türlü imam yoksa namaz yok, asker fetocuysa, Vatana güle güle, çocuk eğitimde geri ise, ben ne anlarım boşuna mı okula gönderiyoruz deriz işin içindin çıkarız…
Camiler özellikle ilk başta bahsettiğim gibi gerçekten sosyal yaşam alanlarına dönüştürülmeli, her zaman herkese açık olmalı. Yeri geldi mi bir kongreye, belki bir söyleşiye veya mahallenin güzel bir etkinliğine ev sahipliği yapmalı. Bahçesinde mis kokulu çiçekler karşılamalı, güler yüzlü görevliler, sorular cevaplamalı, sunumlar eksilmemeli mümkün oldukça. Öyle ki cumalarda insanlar aceleyle çıkmak için birbirini ezmesin artık. İkramlara ev sahipliği yapmalı bazen, belki bazen bir evsiz usulünce gecelemeli bir köşede. Ne bileyim uçuk birer hayal ama imkansız değil, ayrıca cami görevlileri arkadaşların pekte zor duruma koymayı istemem. Tek camiler için de değil tüm kamu kurumlarının da uygun koşullarda halkın sosyal ihtiyaçlarını karşılamasına yardımcı olmalarının yerinde olacağını düşünüyorum.
Saygılarımla…