Bir insanın veya toplumun en büyük kaybı olaylara alışması ve olayları sıradanlaştırmasıdır.
Bir insanın veya toplumun en büyük kaybı olaylara alışması ve olayları sıradanlaştırmasıdır. Kulağın bir şarkıya alışması gibi tanıdık gelmesi, yadırgamamak. İletişim araçlarının gelişmesi ve sosyal medyanın da etkisiyle gün içerisinde yüzlerce hadiseye maruz kalmaktayız. Duygularımız kısa süreli değişiyor ve kısa süreliğine gülüp kısa süreliğine üzülüyoruz. Bu çoğu zaman kamuoyunda infial yaratan olaylarda da böyle, ne yazık ki, bir anlığına üzülüp geçiyoruz. Bir an için yüzümüzü buruşturuyoruz dili ağzından çıkmış, ağzından çenesine doğru beyaz köpük akmış ve boynuna bir ip geçirilmiş bir başı, ezkaza oradan geçen birisinin telefonuyla çektiği bir fotoğrafı sosyal medyada paylaşmasıyla gördüğümüzde.
İntihar vakalarıyla ilgili verilere baktığımızda, Türkiye’ deki son veriler 2018 yılına ait. TÜİK’ in verilerine göre 2018 yılında toplam 3 bin 161 kişi intihar ederek yaşamına son vermiştir. İntihar edenlerin yüzde 75,6' sını erkekler, yüzde 24,4' ünü ise kadınlar oluşturmaktadır. Bu rakamlar intihar ederek hayatlarını kaybedenlerin sayıları, intihar girişiminde bulunanların sayısının ise bu rakamların yirmi katı kadar olduğu düşünülmektedir. Dünya’ da ise her kırk saniyede bir kişi intihar etmektedir. 10 Eylül Dünya İntiharı Önleme Günü olarak ilan edilmiş ve her yıl çeşitli açıklama ve etkinliklerle intiharlarla ilgili farkındalık oluşturulmaya çalışılmaktadır.
Şanlıurfa’da da son günlerde sık sık intihar olaylarını basından ve çevremizden duymaktayız. Urfanatik Gazete’ sinden İbrahim ÇAKMAK’ın intiharlarla ilgili haberinin başlığı ‘’Kentin üzerine karabulut çöktü! Urfa’ da iki günde dört intihar’’ şeklindeydi. İntihar olaylarına kamu görevlileri ve siyasiler kayıtsız kalmaktadırlar. Bir iki cılız açıklamanın dışında bir açıklama yapan olmadı. Tabii bir de bu tür durumlarda hayatlarını kaybedenlerin ve geride kalanların üzerinden siyasi malzeme elde etmeye çalışanların açıklamaları var.