Urfanatik.com olarak Diyetisyen Sinem Göç Güzel’in hazırlamış olduğu sahur ve iftar menüsüyle kısa sürede hazırlayabileceğiniz birbirinden lezzetli, pratik ve tok tutan yemeklerle sofralarınızı şenlendirebilirsiniz.
İşte 22. Günün sahur ve iftar menüsü şöyle;
Ayrıca Ramazan-ı Şerif’in Fazilet Takvimi ve Günlük Cüz’ de Urfanatik.com’da gün gün okuyucularıyla buluşacak.
RAMAZANIN 22. GÜNÜ SAHUR MENÜSÜ
- İki dilim tam buğday ekmek
- 2 adet yumurta
- Peynirli omlet
- Salata
RAMAZANIN 22. GÜNÜ İFTAR MENÜSÜ
- Tavuklu sebzeli sote
- Pirinç pilavı
- Patates
- Salata
AYET
Biz insana anne babasına en güzel şekilde davranmasını önemle emrettik. Çünkü annesi onu nice zahmetlere katlanarak karnında taşımış ve nice güçlüklerle doğurmuştur.
Çocuğun ana karnında taşınması ve sütten kesilmesi otuz ay sürer. Nihâyet insan güçlü kuvvetli çağına erişip kırk yaşına varınca şöyle der: “Rabbim! Bana ve ana-babama verdiğin nimetlere şükretmeyi ve seni hoşnut kılacak sâlih ameller işlemeyi bana nasip et.
Soyumdan gelenleri de sâlih insanlar yap. Tevbe edip senin kapına döndüm ve ben tam bir teslimiyetle sana boyun eğenlerdenim.” (Ahkaf Sûresi, 15. Ayet)
HADİS
“Kim rızkının bollaştırılmasını yahut ecelinin geciktirilmesini arzu ederse, akraba ilişkilerini sürdürsün!”
GÜNÜN DUASI
Allah’ım! Kulun ve elçin Hz. Muhammed’in senden istediği bütün hayırlardan ben de istiyorum. Kulun ve elçin Hz. Muhammed’in sana sığındığı bütün şerlerden ben de sana sığınıyorum.
FAZİLET TAKVİMİ
ASHÂB-I BEDİR: ABDULLAH BİN CÜBEYR (R. A.)
- Ensâr’dan ve Evs kabilesinin Benî Sa‘lebe kolundandır. İkinci Akabe Bey’ati’nde ve Bedir Gazâsı’nda bulunmuş, Uhud Gazâsı’nda şehit olmuştur.
- Uhud Gazâsı’nda, Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz, İslâm ordusuna arkadan gelebilecek bir hücuma mâni olmak üzere 50 kadar okçuyu Ayneyn Tepesi’nde vazifelendirmişti.
- Onlara, hiçbir surette yerlerinden ayrılmamalarını emir buyurmuştu. Abdullah bin Cübeyr Hazretleri de bu okçuların kumandanı idi.
- Harbin başlarında Müslümanların galip gelmeye başladığını gören okçuların büyük bir kısmı, ganimetten mahrum kalmamak için yerlerinden ayrılmaya başladılar.
- Abdullah bin Cübeyr (r.a.) ise onlara mâni olmaya çalışıyor ve “Peygamber Efendimiz (s.a.v.), ‘Bizim bozguna uğradığımızı, cesetlerimizi kuşların kaptığını görseniz bile, ben size haber gönderinceye kadar yerinizden ayrılmayınız’ buyurmadı mı? Ey Müslümanlar, Allâh’ın ve Resûlullâh’ın emrine itaatten ayrılmayın!” diyordu. Ancak bütün gayretine rağmen onlara mâni olamadı.
- Kureyş ordusunun süvârilerinin kumandanı, o zaman henüz Müslüman olmamış olan Hâlid bin Velîd, okçuların dağıldığını görünce hemen tepeyi dolaşıp süvarilerle o tarafa hücum etti.
- Abdullah bin Cübeyr Hazretleri, yanında kalan on kişi ile birlikte tepeyi müdafaada sebât gösterdi. Abdullah Hazretleri, oku bitince mızrağıyla, o da kırılınca kılıcıyla mücadeleye devam etti; nihayet arkadaşlarıyla birlikte şehit oldu.
- Bundan sonra düşmanlar, İslâm ordusunun arkasından dolanıp hücum ettiler. Müslümanlar galip hâlde iken bir anda Peygamberimizin emrine riâyet etmemeleri sebebiyle mağlup duruma düştüler.
- Âl-i İmrân Sûresi’nin 152. âyet-i kerîmesi, sebât gösteren bu zâtları methedip “âhireti talep ettiklerini” beyân buyurmaktadır. Bu âyet-i kerîme, Uhud Gazâsı’nda Müslümanlar için vaad edilen yardımın daha başlangıçta geldiğini, ancak onlara bir imtihan olarak bilâhare yüz gösteren bozgunun da Resûlullah (s.a.v.) Efendimizin emrine muhalefetin bir neticesi olduğunu bildirmektedir