Sevgili okurlarım… Bilindiği üzere üç ayların en mübarek ayı olan Ramazan ayını neredeyse yarılamış durumdayız. En bereketli ve en merhametli ay olan Ramazan ayında vatandaşlar ibadet olarak oruç tutarlar. Sofraların neşelendiği, bereketlendiği...

Sevgili okurlarım… Bilindiği üzere üç ayların en mübarek ayı olan Ramazan ayını neredeyse yarılamış durumdayız. En bereketli ve en merhametli ay olan Ramazan ayında vatandaşlar ibadet olarak oruç tutarlar. Sofraların neşelendiği, bereketlendiği ve misafirlerin gelip gittiği bu ayda iftar saati ile birlikte şehirler adeta terkedilmiş bir şehri andırıyor.

Şimdi gelelim Şanlıurfa’ya peygamberler şehrinde Ramazanı anlatmak ve duyurmak için bu yazıyı ele almak istedim. Urfa bir inanç şehri, bir turizm ve kültür şehir onlarca medeniyete ev sahipliği yapmış ve misafirperverliği ile göz doldurmuş bir kadim şehirdir. Tarihin en eski yerleşim yerinin olduğu Mezopotamya’nın gözbebeği Şanlıurfa ramazan ayında bir başka bereketli bir başka güze oluyor.

Özellikle ramazan ayının sıcaklıklara denk gelmesi ile birlikte, oldukça zor geçen ramazan ayında vatandaşlar camilere veya parklara akın ederler. Bu ayda camilerin içini dolu parkları da cıvıl cıvıl görürsünüz. Dedik ya peygamberler şehri onun için bu kentin olmazsa olması Balıklıgöl, gündüz sessizliğe akşamda kalabalığa karışır. Gündüz sıcaklığında pek dışarıya çıkamayan vatandaşlar akşam iftarından sonra ailesiyle yakınlarıyla tarihi yerlere mekânlara akın ederler. Burada akşamları teravih ve farklı ibadetler eden vatandaşlar sahura kadar vakitlerini bu mekânlarda geçirir.

Tabi şehrin bir diğer güzel tarafı da iftar vaktidir, iftar vaktinin yaklaşmasıyla birlikte evlerine giden vatandaşlar soflarında ezanın okunmasını beklerler. Okunan ezanla birlikte Şanlıurfa caddelerinde ve mahallelerinde insan sesi veya insan sureti görmek mümkün değil. Şehir bir saatliğine sessizliğe bürünür adeta. Öyle ki dışardan gelen bir vatandaş iftar saatinde Urfa sokaklarında gezdiğinde terkedilmiş bir kente geldiğini zanneder. Bundan dolayı bu şehir bu kadar seviyoruz, inançlarına ve kültürüne olabildiğince bağlı durabiliyor.

Tabi işin en ilginç ve güzel yanı fırınlarımız ve fırıncılarımız, bu ayda sahur vakitleri ve iftar vakitleri öncesinde fırınlar dolar taşar. Hem insanlarla hem de tepsilerle dolar taşar. Urfa’nın vazgeçilmezi olan biber, patlıcan gibi yemekler fırınlarda kuyruklar oluştururlar. İftar ve sahur öncesi vatandaşlar geldikleri fırında bir ellerinde tepsi, diğer ellerinde de ise tırnaklı ekmek ile evin yolunu tutarlar. Eve giderken ekmeğin yaydığı o sıcak ve taze koku bütün mahalleyi kaplar. Tabi biz böyle anlatıyoruz ama işten mustarip olan fırıncı abilerimiz de unutmayalım.

J

Adeta isyanların başladığı fırınlarda fırıncılar vaktinde gelmeyen yemekler için dert yanarlar. Bir yandan onlar da haklı böylesi sıcaklıkta, kapıda bekleyen yüzlerce insan ve tava eve gitmeyi bekliyor. Hepsi de onların ellerinden çıkacak ister istemez sıcaklık ve yorgunluğun vermiş olduğu stres ve vatandaşlarımızın baskısı kendilerini isyan etmeye ve sinir küpü olmaya itse de ama bu kent böylesi kültürleri ile güzeldir.

Fırıncı abinin kısması, vatandaşın tavayı fırına geç götürmesi, vaktinde çıkmayan yemek ve ekmek, gibi duygularla güzeldir benim Şanlıurfa’m…