Anadolu Üniversitesinde, yüksek lisans yaptığım dönemde bir derste hocam her hafta ekonomiyle ilgili bir kelime öğretiyordu.
Anadolu Üniversitesinde, yüksek lisans yaptığım dönemde bir derste hocam her hafta ekonomiyle ilgili bir kelime öğretiyordu. Stagflasyon da bunlardan biriydi. Stagflasyon, İngilizce ‘’Stagnation’’ yani durgunluk/daralma ve ‘’Inflation’’ yani enflasyon kelimelerinden türetilmiş bir ekonomik terim. İlk kez 1970’ler de yaşanan petrol kriziyle birlikte bu terim dünya genelinde gündeme gelmişti. Eğer bir ülkede işsizlik, enflasyon ve ekonomik durgunluk aynı anda meydana gelirse burada stagflasyonun olduğu ortaya çıkar. Şu an içinde bulunduğumuz ekonomik durum eğer böyle devam ederse ülkemiz açısından stagflasyona doğru gidiyor.
Ekonomik durgunluk hepimizin malumü. Ticaret ile uğraşan veya işletme sahipleri iş yaptıkları piyasalardaki belirsizlikten dolayı bir süredir alış veriş yapamadıklarını söylüyorlar. Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK)’ in yayınladığı ve benim ulaşabildiğim en son işsizlik rakamı Ekim 2021 tarihine ait. İşsiz sayısı, 15 ve daha yukarı yaşta olan 3 milyon 717 bin kişi, yine bunların kendi içindeki oranı ise %11,2. En son açıklanan enflasyon rakamı ise Aralık 2021 de bir önceki aya göre %13,58 oranında artış olduğu ve bir önceki yıla göre %36,08 oranında artış olduğu TÜİK tarafından açıklandı. Araştırma şirketlerinin enflasyon ile ilgili açıkladığı rakamlar ise daha yüksek. Asgari ücrete yapılan zam, memur ve emeklilere yapılan zamlar enflasyon karşısında bir nebze de olsa bu kişilerin ayakta durmasını sağladı ancak uzun vade de özellikle sabit gelirli kişilerin geçimlerini temin etme noktasında zorlanacağını düşünüyorum.
Bu süreçte en çok zorlanan kamu veya özelde çalışan sabit gelirli kesim. Çin modeli veya daha başka insanımızla ve günümüz dünyasıyla çelişen yöntemler yerine, ülkemiz kendi demografik özelliklerini göz önünde bulundurarak kendi ekonomik modelini bulmalı ve hayata geçirmeli. Kısa vadeli ve günü kurtarmaya yönelik çabalar her seferinde uzun vade de daha büyük ekonomik sıkıntılara neden olur.
Unutmayalım ki ders çıkarmadığımız sürece tarih tekerrürden ibarettir.