Daha önce de çeşitli vesilelerle söylemiştim: Toplum;
Daha önce de çeşitli vesilelerle söylemiştim: Toplum; kendilerine gerçekleri söyleyene değil, duymak istediklerini söyleyene inanır ve peşinden koşarlar.
Gerçeğin ne olduğunu objektif olarak araştırmadığı için bilmez veya işine gelmediği için bilmek istemez. Bilmediği için de gördüğü her serabı su zanneder ve hep yanılır. Örneğin 50 bin oy ile seçilecek olan belediye başkan adayları, seçmenlerine belediyede iş vereceğini söyler, bu minvalde vaatlerde bulunur veya kendisinden seçildiği taktirde iş isteyen herkese "Başım Üstüne" der. Oysa belediyede en fazla bin kişinin çalışabileceğini, üstelik çoğu işlerin liyakat gerektirdiğini, herkesin her işi yapamayacağını herkes bilir ama yine de her seferinde iş vaadine inanırlar.
Çünkü duymak ve inanmak istedikleri budur. Mesela genelde Milletvekilleri hakkında söylenen "Yapmazlar Abi Yapmazlar Hepsi Cebinin Derdinde" türü sözler sokak ağzı olup, gerçekle yakından uzaktan bir alakası yoktur.
Bakın her insan, gibi milletvekili de kendisinden taktir ve övgü ile söz edilmesini ister. Hatta milletvekili makamı gereği bunu daha çok ister. Bunun için gerçekten uğraşır, hizmet etmek ve hizmet ediyor diye adından sıkça söz ettirmek için elinden geleni yapar.
Gittiği taziye düğün ve kurum ziyaretlerini bile resmedip sosyal medyada paylaşmasının altında da bir şey yapma isteği veya bir şey yapıyor görünme isteği yatar. Elinden daha fazlası gelmediği için yapabilir de yapmıyor zannedilir. Oysa yapmak ister ama yapamaz.
YAPMAZ DEĞİL YAPAMAZ
Çünkü milletvekillerinin "YASAMA" yani kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak; gibi şeyler söz konusu olduğunda, mecliste elini kaldırıp kabul veya reddetmek dışında hiç bir görevi ve hiçbir şeyi yaptırma yetkisi yoktur. Seçildiği şehrin sorunlarını iletmek ve çözmek gibi bir görevi de yoktur. Çünkü şehrin sorunları ile ilgili seçilmiş belediye başkanları, atanmış mülki idare amirleri, devlet kurumları ve bu kurumları yöneten bürokratlar vardır.