Günümüzde yaşanan olaylara baktığımızda neler görüyoruz neler. Her şeyin hayırlısını yüce Mevla’dan isteyim. Kimse başını kaldırıp arkasına bakmıyor. Ben nereden geldim, nereye gidiyorum diye!.

İşte size bir Aslan ile Tilkinin örneği. Sakat olan tilkinin başından geçenleri sizlerle paylaşmak istedim.

Bir adam ormanda dolaşırken çalıların arasında bir tilki görür, ne yazık ki tilkinin dört bacağı da sakat. Tilkinin bu halde nasıl hayatta kalabildiğini merak edip, izlemeye başlar. Birde ne görsün, ağzında karnını doyurmak için avladığı bir hayvanla kocaman bir aslan çıkagelir. Yarısını kendi yer, diğer yarısını da topal tilkiye vermez mi ve oradan ayrılır sonra.

Adam gördüğü bu manzara karşısında o kadar etkilenir ki “Allah’ım — der — sen yarattığın canlıları ne güzel koruyorsun. Bundan sonra sana ben teslimim.” Bunun üzerine adam bir ağacın altına yerleşir ve beklemeye başlar. Bir gün olur, iki gün olur hiçbir gelişme yaşanmaz. Adam bekler, bekler ve artık ölecek noktaya gelir yemek yememiştir, su içememiştir. Sonunda ellerini göğe açıp seslenir; “Allah’ım — der — sen beni görmüyor musun? Bak ne haldeyim ya.” Bu sırada gökten bir ses işitilir “Görüyorum, görüyorum, fakat çok şaşırıyorum. Neden sakat tilkiyi taklit ettin de, ona yardım eden yürekli aslanı örnek almadın?” diye sorar.

Bu soruyu sen de kendine sorman gerekiyor. Bu hayatın içinde kimi oynuyorsun, topal tilkiyi mi, yürekli aslanı mı? Kendi başının çaresine kendin mi bakıyorsun, yoksa hala birilerinin sana bir hizmet sunmasını mı, bir ilaç vermesini mi, sevgi sunmasını mı, övgüler yağdırmasını mı bekliyorsun? Hala dışarıda mı arıyorsun beslenmeyi, besinlerini? Birilerinden bir şey bekliyorsan, bil ki topal tilkinin aciziyetini tercih ediyorsundur, acizlik duygusunu. Kurban rolünü oynuyorsundur. Oynamaktan vazgeç, yürekli aslan olmayı seç.