Saba makamında okunur mukaddes davet
Saba makamında okunur mukaddes davet
Gönlü felah içinde müezzin felaha çağırır
İbrahim mekanında Nemrutlara inat
Bu şehir İbrahime ateşler yakmış
Bu şehrin sineği Nemrudu yenmiş
Ben bu şehrin oğluyam
Tenim Harran kadar sıcak
Gönlüm Fırat gibi çağlar
Korku yok lügatımızda
Gamdan azad olalı
Anlımız açık sütümüz pâk
Dede Osman hayranlarıyız sözümüz Hâk...
Anlı şanlı memleket çocuğuyuz
Kayğımız Hak 'a ayan
Yazğımız neyse işte biz buyuz...
Methiyeye çıkmış minareden seslenir
Nâbi'nin hemşehrisi hafız efendi ;
"Biladı hayrı Halkullah olan şehri Ruhadır bu
Hicazı Kudüsten gayrı makamlardan uladır bu."
Bu şehir eski şehir bereketi eskiler de gizlenmiş şehir
Eskici pazarında baba mesleğim icraatta
"Palto var pardiso var"
Delikanlılar işsiz, akıllarında seviyorum diyemediği yar var..
Eski ceket alıram,
yenileyip sataram
Günü güne kataram
İçim beni kavurur
ne yürekler yakaram..
Bir delinin nidası yankılanır kulağımda;
"Babay ne çağ gelecağ"
Eli kulağında hâl ehli bir derviş Mahmudiye makamımdan hoyrat çağırır ;
"Derde kerem
Rebbimdir derde kerem
Tarlam gam çiftim hicran
Sürdükçe dert ekerem "
Kazancı pazarının çekiç sesleri ritm tutar
Eskiler kalaylanır ustalar akşamı gözler
Genç kızlar Çeyiz peşinde
Başım alır giderem...
Ziyaratlarda mum yakmak çağı geçmiş
Zırhımız Sabr yüregimizden geçen;
HASBİNALLAH VE Nİ'MEL VEKİL
Zalımın fütursuzluğuna zamanın Nemrutlarına karşı YA SABR...
Bir kabristan kenarında
Def seslerinden sıyrılmış
Bir derviş sedası yankılanır kulağımda
"Hak şerleri hayr eyler
Zannetmeki gayr eyler
Görelim Mevlam neyler
Neylerse gözzel eyler"
Harran kapı aile mezarlığı dile gelir
Sen bu şehirden çıksanda
Şehir içinden çıkmaz
Varacağın yurt burası
Yarın ola hayr ola.
Mehmet Sadık Alican