Geçmişi deştim iğnenin ucuyla
Yanağı işkâl etmiş bir kılı çeker gibi kelimeleri seçtim.
Ben konuştum, o dinledi
Hatırladığı acı dolu anılara bile
Şirin bir çocuk gibi gülümsedi….
Bazen nasıl yük taşıdığını anlattı
Hep hamal kaldı.
Hamallık bu kadar mı yakışır insana dedim..
Gülümsedi…
Sonra çok uzaklara baktı..
Bize ekmek veren Emine teyzeyi hatırladı
Açlığa yoksulluğa derinden gülümsedi..
Üşüyordu. İnadına konuşmuyordu..
Şapkalı orta okul yıllarını hatırlattım..
Bir daldı bir daldı..
Sonra oda çocukluğumu hatırladı.
Yıl 190809 dedim. Ve anlatmaya başladım;
Yoksulluğu, acı ve işkenceleri ben anlatım.
Gülümsemeleri keskin bir jilete takılır gibi
Adeta dudakları kanadı..
Yaşanan ne varsa ömürden gidiyor dedim..
Yüzüme bakmadan sadece başını salladı..
Çocukluğumun tanığı
Eski mahallelimle
Bir son bahar günü
Sesiz ce bakıştık..
Ömrümüzü çalan yıllara
İkimizde gülüp geçtik..
Ağaçlardan düşen yapraklar misali
Bizde eski mahallelimle