Öyle bir dönemde yaşıyoruz ki varsa yoksa benlik ve varlığım.
Öyle bir dönemde yaşıyoruz ki varsa yoksa benlik ve varlığım. Onun dışında hiç bir şeyin değeri kalmamış gibi. Kişi kendi isteklerini ve hayatını iyi bir maaş, iyi bir ev, iyi bir araba, zenginlik peşinde koşmakla geçirir.
Peki ya sorumluluk dediğimiz şey nerede kaldı. Evine, ailene, çevrene, topluma ve ülkene karşı sorumluluğun. Sanırım işimize gelmediği için aklımıza bile getirmiyoruz. Oysa toplumsal yaşamanın gereği bu değildi.
Ama kimin umurunda.
Çünkü varsa yoksa her şeyimiz gözlerimizde ve duyduklarımızda belki de ara sıra işimize gelirse hissettiklerimizde.
Ya gerçekler ?
O da ne !
Bu yüzden toplum öyle bir hale geldik ki; Artık her İnsanın son kullanma tarihi var.
Çünkü karşımızdakine "insan" olarak değil, "imkan" olarak bakıyoruz .
Eğer işimize gelecekse hemen o insanların garantisini uzatmak için çareler aramaya başlıyoruz. Pardon imkanların.
Ve hep daha çok bekleriz onlardan.
Beklerken de bitirdiğimiz hayatın kendisidir eğer farkındaysak.
Ama nerde..
Varsa yoksa evim, arabam, param ve mal varlığım ve bağlı olduğum zat’ım. Ama bir gün bırakıp gideceğim diye de hiç düşünmeyiz.
Oysa hayatın kendisi bir yoldur .
Nedense bunu unuturuz.
Her yol biter.
O da bitecek.
Önemli olan varacağımız yer değil,
Yol esnasında neler hissettiğimiz ve neler yaptığınızdır. Ama unuttuğumuz bir şey var ki en önemlisi odur sanırım. İmkan gibi gördüklerimiz aslında aldıkları nefesi vermek zorunda. Verdikleri nefesi de almak zorunda. Bu kadar acizler yani. Mal varlığı desen bırakıp gitmek zorundasın. Bakın bununla ilgili kısa bir öykü aklıma geldi.
Kanuni ölünce verasetindeki açıklamasında cenaze kortejinde; Önce hazinelerim, sonra askeri gücüm, sonra ailem, sonra naaşım sağ elim dışarıda olsun ve en sonunda halkım olsun diye bir veraset bırakır. Onları uygulayan o zamanki yönetim Askeri gücün onu beklenen sondan kurtaramadığını, hazinelerini götüremediğini elinin dışarıda olmasındaki nedeni eli boş gitmesi ve halkı en arkaya alması da yaptıkları ve yapmadıklarının karşılığında halkın verdiği veya vermediği değer veya tepki olarak göstermek istediğidir. Tabi günümüzde bir farkına varabilsek eğer.
Yani çok büyütmüyor muyuz biz bunları ?
Ne dersiniz.
Sonuç olarak hayat ezanla başlar sela ile biter. Sonrası ikisinin arasında yaptıklarımız veya yapamadıklarımızdır. Ev, araba, mal varlığı, imkan olarak gördüğün zatlar değil, sadece saptıkların veya yapamadıklarındır. Saygılarımla …